Milliyet Gazetesi’nin UN Women ile birlikte yürüttüğü #atesbocekleri kampanyası artık sonuna yaklaşıyor. Bayana şiddetle çaba günü olan 25 Kasım’da başlayan 16 günlük kampanya bilhassa salgının tesirinde meskenlere tıkıldığımız ya da ev-iş ortasına sıkıştığımız bu günlerde bayan hareketine yepisyeni bir güç getirdi. ABD’nin bayan hareketine bir devir kazandırdığı bir sloganla tabir etmek gerekirse: “Çok yol katettik şekerim” (We’ve come a long way baby). Lakin daha da yapacak çok işimiz, yakacak çok ateş böceğimiz var.

İki yıl evvel bir küme gazeteci ve yayıncı olarak Woman TV isimli bayan kanalını kurduğumuzda zorlanacağımızı çok iyi biliyorduk. İsmi yabancıydı, Türkiye’de “kadın” temalı kanallar tutmuyordu. Aslında bütün ana akım kanalların gündüzleri bayan izleyicilere tahsisli üzereydi. Güzel lakin neden bayan hareketinin bahsettiği sıkıntıların, şiddetin, istismarın kaynağı da o “kadın kuşakları” oluyordu? Hiç mi alternatif ses olmayacaktı? Başarılı bayanları, genç kızları, rol modelleri anlatacak neden bir kanal olmasındı? Bu türlü düşünüp yola çıkmıştık işte bizde.

25 Aralık 2018’de yola çıkan kanal geçen sene Kovid-19 gölgesinde evvel bant yayına çekildi, akabinde da büsbütün internet sitesi olarak hayatta kalma kararı aldı. Üzüldük ancak tahminen de baştan beri bu türlü olmalıydı. Artık bayan haberlerinin en değerli referans noktası olarak www.womantv.com.tr olarak yayına devam ediyor.

Bayana yönelik şiddet Türkiye’nin “Canım daima vardı zaten” diyebileceği bir gerçek değildir. Feodal, ataerki yetişen, babadan da şiddet gören erkeklerin güçlerini yansıttığı sistemik bir meseledir ve çözülebilir. Çözmenin yolu bayan hareketinin evvel sokağa çıkıp sesini yükseltmesiydi ve erkeklerin de takviyesini almaktı. Sonra bu hareketin “ana akım” haline gelmesi, yüzlerinin seslerinin televizyonlarla, toplumsal medya ile buluşması gerekirdi. O denli de oldu. İki yıl evvel 8 Mart gece yürüyüşünde polis tarafından gaz yiyen canımız Gülsüm Kav bu sene BBC’nin “En Faal 10 Bayan Listesi”nde yer alıyorsa aktivizmin gücü, dirayeti, tesiri ve merkeze gelmesiyle oldu. Canan Güllü artık her meskende tanınan bir isimse, Şule Çet’in babası hepimizin babasıysa, bunda yazılı ve görsel basının bu harekete verdiği dayanağın hissesi vardır. Sibel Can’dan Demet Akalın’a herkes tıpkı noktadaysa, Kırmızı Oda, Paklar Apartmanı üzere diziler rekor kırıyorsa hareket yanlışsız yoldadır.

Fakat düşünce hal değiştiriyor

Salgın, şiddeti bir anda meskenlere ve siber ortama taşıdı ve daha da görülmez kıldı. Meskendeki şiddet rapor edilemez hale geldi. Canan Güllü’nün yayınlarımızda anlattığı üzere, emniyet üniteleri maske dağıtmaktan, karantina denetimine kadar her işle meşgul olunca bayan ve çocuğa şiddet bir anda halı altına süpürülüverdi. Bugünler elbette geçecek lakin dört duvar ve dört köşe ekranda yaşanan şiddet kapalı kalmamalı. İşte tam da bu nedenle siber zorbalık diye başlayıp, tacize, tehdide dönüşen siber şiddet bu sene UN Women ve Milliyet’in kampanyasının merkezine oturdu. Hassaslık arttı, şirketler birbirlerini “challenge”lar ile ateş böceği yakmaya davet etti. Milliyet’in sayfalarında sanat ve iş dünyasının güçlü hoş bayanları dünyayı turuncuya boyadı.

Dünya devi şirketleri, bankaları, araba üreticilerini bayan yöneticiler yönetim ve sevk ediyor. ABD’nin Seçilmiş Lideri Biden, yardımcısının bayan olacağını seçimden aylar evvel ilan etti. Ulusal İstihbarattan, salgın idaresine, Hazine Bakanlığı’ndan irtibat ofisine, Beyaz Saray artık bayanların yönettiği bir mesken ve kimse de şaşırmıyor artık.

Ateş böcekleri ateş üzere süratle çoğalıyor ve yolumuz karanlığı aydınlatmaktan, güneşli günlere gerçek uzanıyor. Lakin daha gidecek çok yolumuz ve yakacak çok ateşböceğimiz var. Hususun sahibi olan, sayfalarını bayanlara açan, bir periyot muhabiri de olduğum Milliyet’e gönülden teşekkürler.