Soylu, Kırıkkale’de, Huzur Köy Bağımlılıkla Gayret Merkezi’nde düzenlenen “En İyi Narkotik Polisi Anne ve STK Buluşmaları”nda yaptığı konuşmada, büyük ve güçlü bir medeniyetin evlatları olduklarını söyledi. Kimilerinin, Türkiye’yi musibetlerle karşı karşıya bırakmak isteyebileceklerini belirten Soylu, şöyle konuştu:

“Elbette ayağa kalkmayalım, dünyaya kelamımızı söylemeyelim, medeniyetimizi anlatmayalım, güzellikleri önermeyelim, kötülüklerden sakındırmayalım, etrafımızdaki coğrafyada arbedeye, hasımlığa, bayanlara, çocuklara ve yaşlılara yapılanlara ‘dur, ne yapıyorsunuz’ demeyelim diye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bütün dünyaya bu ülkenin, Anadolu’nun medeniyetini, güçlülüğümüzü anlatmayalım diye elbette ki daima bizi ayağımızın önüne baktırmak isteyebilirler. Biz bu tuzağa düşmeyelim, düşmeyeceğiz. Onun için biz 9-5’çi değiliz.”

Bakan Soylu, bu kuşağın çok düşünceler çektiğini, darbeleri, ekonomik akınları, ABD’den parmak sallamaları, Avrupa’dan tehditleri görüldüğünü aktardı.

Türkiye’nin her tarafının teröre bulaştırılmak istenildiği ve birçok sorunla karşı karşıya kaldıklarını anlatan Soylu, şöyle devam etti:

“İnançlarımızla, değerlerimizle, kültürümüzle, örfümüzle ve adetimizle bizi sınamak istediler. Biz bunun hepsini yaşadık. Ne yapalım? Bizden sonraki kuşaklar bu ıstırapları yaşasın diye bırakalım mı? Şayet biz şu kuşağın yaşadıklarını yine onlara deneyim ettirmek istiyorsak, elbette ki bırakalım, istediklerini yapsınlar. Lakin Türkiye’den 21. asırdan evvel elde ettiğimiz tüm deneyim ve kazanımlarla birlikte farklı bir seyahate başladık. İşte onlardan, oralardan daha farklı yapmalıyız. Şayet daha farklı yapmaz ve rutine ayak uydurursak, birebir musibet, bela, tezgah ve oyunlarla daima birlikte karşı karşıya kalırız. Son eyvah para etmez.”

Soylu, uyuşturucu ile gayrete Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak değil, bir baba yüreğiyle sahip çıktığını vurguladı.

Uyuşturucu ile çabayı bırakmayacaklarını zira tehlike altındakilerin çocuklar ve gelecekleri olduğunu lisana getiren Soylu, “Onlardan vazgeçemeyiz. Zira biz bu sıkıntıyı yalnızca narkotik raporlarından takip ediyor değiliz. Arkadaşlarımız şahittirler, Bana gelen bir ileti, karşılaşacağım birisi olacak da ben sırtımı döneceğim… O annenin yahut babanın söylediği ‘evladımı bu illetten kurtarın’ dediğini başarana kadar inatla bu işi takip ediyoruz. Zira onların bir duası bizim gerçek yolda gitmemizi sağlar, bir ahı da bizi zirve taklak eder. Biz bunun şuuru içerisindeyiz.” diye konuştu.

Bakan Soylu, bu işin önünü gerisini boş bırakamayacaklarını ve kenardan seyredemeyeceklerini belirtti.

Birtakım batılı ülkelerin baktığı üzere farklı pencerelerden de bakamayacaklarını vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

“Bakın, uyuşturucu sorunu, Türkiye’ye iki farklı kanaldan ziyan vermektedir. Birincisi gençlerimizi zehirliyor, ikincisi PKK terör örgütü başta olmak üzere tüm kabahat örgütlerini besliyor. Göçmen kaçakçılığının uyuşturucuyla ilgisi var. Terör örgütlerinin ilgisi var. Mafyatik yapıların, kabahat örgütlerinin bu işle ilgisi var. Münasebetiyle biz uyuşturucu gayretini sağlıklı vermeden, ne ülkemizde huzuru ve sükunu tam olarak sağlayabiliriz ne de evlatlarımızı koruyabiliriz. Türkiye olarak bu sorunda, global bir baskı ve sorumluluk altındayız. Bu sorun, ithal bir sorundur. Dünyaca bilinen değerli hiçbir uyuşturucu hususun ana üreticisi Türkiye değildir. Hiçbir memleketler arası raporda bu türlü bir kayda rastlayamazsınız. Ne sentetik uyuşturucunun, ne esrarın, eroinin, kokainin ana vatanı Türkiye değildir. Fakat bütün bunlar birtakım karanlık yapılarla bizim kapımıza dayanan zehirlerdir.”

Soylu, “Orta Doğu’dan Avrupa’ya doğal uyuşturucu sarfiyat, Avrupa’dan Orta Doğu’ya sentetik uyuşturucu sarfiyat. PKK bunun en büyük sevkİyatçısıdır ve ne yazık ki bu zehirlerin bir kısmı da bizim ülkemizde bizim gençlerimize sunulmaya çalışır. İşte onun için biz bu işi oluruna bırakamayız. Bu işin hem arzıyla hem bağımlılık tarafıyla uğraş etmek zorundayız. Bizim bir şeklimiz var. Yaptıklarımızı anlatırız, başarımızı ortaya koyarız ancak ‘sıfır kayıp’ sayısına ulaşana kadar da işimiz bitti demeyiz.” dedi.

Türkiye’nin, uyuşturucu probleminde coğrafik pozisyonu münasebetiyle riski yüksek ülke olduğuna dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:

“Sadece geçen yıl yakaladığımız uyuşturucunun piyasa kıymeti 165 milyar liradır. Bunun 2011’deki piyasa bedeli yaklaşık 2 milyar liraydı. 2017 ve 2018’de bu sayı 20 milyar lira düzeyindeydi. Bunu yapmasaydık ne olacaktı? Bu, birilerinin çıkarı haline gelecekti. Bu yalnızca bizim ülkemizde değil, dünyada da birçok genci zehirleyecekti. Bunun kazananı bizler ve insanlık. Kaybedeni de uyuşturucu tacirleri, baronları, sevkİyatçıları ve uyuşturucu üretenler. Biz her hafta 4 bin uyuşturucu satıcısını gözaltına alıyoruz. Zira bunun da oluşturduğu o denli yahut bu türlü iktisadı var. Alıyorsun, içeri atıyorsun. Uyuşturucu baronları, yerine yeni satıcılar bulmaya çalışıyor. 2016’da 7 bin 600 kişi tutuklanmış, 2017’de 21 bin, 2018’de 23 bin, 2019’da 25 bin kişi, geçen yıl salgın olmasına karşın tüm yıl boşunca tekrar tıpkı sayı 23 bin 693. Bir taraftan uyuşturucu yakalıyoruz, bir taraftan satıcıları yakalıyoruz. Sayı aşikâr, 92 bin 665 kişi var şu anda uyuşturucu satıcısı. Bunların yüzde 97-98’i uyuşturucu satıcısı ve baronudur. Bu sayı az bir sayı değil.”