Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Kolu öğretim üyesi ve Bilim Heyeti üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, havaların soğuması ve kış aylarıyla birlikte tüm dünyada koronavirüsteki olgu sayılarının süratle artmasını beklediklerini söyleyerek, “Tüm dünyada olgu sayıları süratle tırmanıyor. Her gün yeni rekorlarla karşılaşıyoruz. Amerika, Fransa, İspanya, İtalya pek çok kuzey yarım küre ülkesi bu sorunu artık yaşıyor. Bizim ülkemizde de tıpkı formda yetkililerin de en üst seviyede yaptıkları ikazlar da bunun bir göstergesi. Olgu sayılarının süratle tırmanmakta olduğunu, önümüzdeki haftalarda daha da artacağını bekliyoruz” dedi.

‘KORUYUCULUK 2 KAT ARTIYOR’

Prof. Dr. Azap, en baştan beri söyledikleri kuralların geçerli olduğuna dikkat çekerek, “Bu salgının dünya üzerinde dolaştığı 9 ay boyunca bizim yaptığımız teklifler sınanmış oldu ve tesirli bir formda müdafaa sağladığı da gösterilmiş oldu. Nedir o teklifler; fiziki arayı koruyacağız. Kapalı yerlerde fiziki arayı, 1 metrelik arayı daha da artırmak gerekir. Bu tedbirler bizim karşılaştığımız virüs ölçüsünü belirliyor. Biz ne kadar çok tedbir alırsak o kadar az bir virüsle karşılaşırız, bedenimize az virüs girmiş olur ve o kadar da hafif hastalık geçiririz yahut hiç hastalanmayız. Örneğin fiziki arayı 1 metreden 2 metreye çıkarttığınızda koruyuculuk iki kat artıyor. Yani bu aralık ne kadar artarsa o kadar iyi” diye konuştu.

‘1 SAAT İÇERİSİNDE 6 KERE HAVALANDIRIN’

Kapalı ortamda havalandırmanın çok değerli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Azap, “En hoşu aslında doğal havalandırma dediğimiz pencereleri, kapıları açarak odayı havalandırmak. Mümkünse 1 saat içinde 6 kere 5’er dakika pencere kapı açıp havalandırmayı sağlamak gerekiyor. Fakat ne kadar yapılabilirse o kadar karşılaşacağımız virüsü azaltacaktır. Daima mantığımızın o olması lazım; karşılaştığımız virüsü azaltma istikametinde davranacağız. O yüzden ne kadar havalandırabiliyorsak şartlarımız buna ne kadar müsaade veriyorsa o kadarını yapacağız. Merkezi havalandırma olan yerlerde o kurallar çok net belirlendi. Dışarıdan yüzde yüz pak hava alınıp içeriye verilecek, içerideki kirli hava dışarıya çıkarılacak. Bunlara dikkat edildiği ölçüde virüs bulaşmıyor” dedi.

‘ÇİFT MASKEYİ ÖNERMİYORUM’

Birebir şeyin maske için geçerli olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Azap, çift maske ile ilgili teklifleri kıymetlendirdi. Prof. Dr. Azap, “Şu an için elimizde çift maske kullanımını destekleyecek bir bilimsel bilgi yok, bunun daha iyi koruduğunu söyleyen bir bilgi yok. Kıymetli olan kullandığımız tek maskenin, tıbbi maskenin 3 katlı ortada bir geçirmez katman olan kurallara uygun üretilmiş maske olması. Bu türlü bir maske takmak aslında tesirli bir müdafaa sağlıyor. Yüzde 65 ile 85 oranında yalnızca bu maske virüsün bulaşmasını engelliyor. 2’nci maske takmanın şöyle bir ziyanlı durumu olabilir; bu tek maske bile çok kayıyor ve ikide bir düzeltmek zorunda kalabiliyoruz. O yüzden de elimizi yüzümüze götürmek zorunda kalıyoruz. Şayet 2 maske olursa bu çok daha fazla olacak. 2 maske birbirinin üzerinden daha çok kayacak, gözümüze değecek daha çok düzeltmek zorunda kalacağız. O yüzden kendi ellerimizle kendimize enfekte etme riski var. Ben bu işle uğraşan bir klinisyen olarak katiyen çift maskeyi şimdiki bilimsel bilgilere dayanarak da önermiyorum. Tek ve hakikat bir maske kullanımı tesirli müdafaa sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

‘AYLARDIR HASTALANMADIM’

Prof. Dr. Azap, her gün koronavirüs hastalarının odasına girdiğini, onları muayene ettiğini ve bunu yaparken maske taktığını, 1 metreden fazla yaklaşıyorsa gözlük kullandığını anlattı. Prof. Dr. Azap, “Sadece gözlük ve maske kullanarak aylardır hasta bakıyorum ve hastalanmadım. Bu aslında biz kurallara dikkat edersek çok da kolay bulaşan bir virüs değil. Yapacağımız tek şey, maske, fiziki ara, havalandırma kurallarına dikkat etmek. El paklığı çok kıymetli, cansız yüzeylerin birinci başta düşündüğümüz kadar riskli olmadığını öğrendik; fakat el paklığına dikkat etmemiz çok değerli. Bir de genel sıhhat kuralları çok kritik. Zira şayet bağışıklık sisteminiz biraz zayıf düşerse bedeninize giren az sayıda virüs sizi hasta edebilir. O yüzden bağışıklık sistemini güçlendirecek ya da en azından güçlü tutacak kurallara dikkat edeceğiz. Uygun uyuyacağız; zira uykusuzluk bilhassa virüsle savaşan hücreleri zayıflatıyor. İstikrarlı besleneceğiz, ekstra bir dışarıdan besin almaya gerek yok istikrarlı beslenmek kâfi. Fizik idman yapacağız. Ben de bunları yapmaya çalışıyorum. İstikrarlı beslenme, iyi ahenge ve fizik idman yapmak kış aylarında daha da değer kazanıyor” sözlerini kullandı.