Üç dönemdir TV8 ekranlarında yayınlanan ‘MasterChef Türkiye’ mutfağında verilen eğitimler ve pişirilen yemekler, her yaştan seyircinin içindeki gurmeyi ortaya çıkardı. Farklı yaş ve meslek kümelerinden çok sayıda izleyicinin yakından takip ettiği program, gastronomi kültürünün artmasına vesile oldu. Programın yarışmacıları, ‘MasterClass’ kısmında usta şefler Mehmet Yalçınkaya, Somer Sivrioğlu ve Danilo Zanna’dan yemek pişirmenin püf noktalarını öğrenirken, seyirci de bu bilgi birikiminden faydalanma imkanı buluyor.

Programın gastronomiye olan katkılarının yanı sıra üniversitelerde gastronomi eğitimine olan ilgide de artış yaşandı. Gençlerin yöresel ve dünya mutfağına olan ilgisi, yemek workshoplarının da artmasını sağladı. Yayın grubu, kentlerin tanıtımına katkı sağlamak ve yöresel yemeklerin bilinirliğini arttırmak hedefiyle müsabakayı stüdyo dışına taşıdı. MasterChef, yarışmacılar ve şeflerin yanı sıra perde ardında görünmeyen yaklaşık 200 kişilik takımla Anadolu kentlerinin yolunu tuttu. Kentlerde gerçekleştirilen çekimler, yörede büyük bir etkileşim yaratırken, ekranları başındaki seyirciler de bu yörelerin tarihi ve turistik özellikleri ile yemeklerini tanımanın keyfine vardı.

Toplumsal sorumluluk şuuruyla de hareket eden MasterChef, toplumda farkındalık yaratmak gayesiyle programına aşevi, toplumsal hizmetler kurumu ve engelliler merkezini de dahil ederek, farklı hayatlara dokundu.

“BENCE BU PROGREAMIN SIRRI SAMİMİYET”
MasterChef Türkiye’ programının İmalcisi İrem Kanan, programın muvaffakiyetini ve bu kadar çok izleyici kitlesine ulaşmasındaki sırrını kıymetlendirdi. Programın sırrının samimiyet olduğunu lisana getiren Kanan, “Çünkü şeflerimizin birer öğretmen üzere olduğunu düşünüyorum. Yarışmacılarımız da temelinde öğrenci. Mehmet Şef biraz daha sert lakin babacan, Danilo Şef biraz daha samimi, eğlenceli bir kişiliği var. Somer Şef, istikrar ortada. Bu türlü bir okul olduğumuzu düşünüyoruz.” diye konuştu.

Programın etkileşimini gördükçe yaptıkları işlerden memnun olmaya başladıklarını belirten Kanan, “Özellikle üniversitelerde gastronomi kısımları daha çok açılmaya başlandı. Müracaatlardan bunu anlıyoruz.” dedi.

Belediyelerin de gastronomi ve aşçılık okulları açmaya başladığını, hatta kimi belediye liderlerinin projelerini Mehmet Şef’e anlattığını söz eden Kanan, programın bu katkısından da son derece şad olduklarını lisana getirdi.

“8-9-10 YAŞINDA ÇOCUKLAR BİLDİĞİN KEK, POĞAÇA YAPABİLİYOR”
Yeni devirde çocukların yarışacağı MasterChef programını hazırlayacaklarını anlatan Kanan, “Çocukları gördükçe inanamıyoruz. Hepsi 8-9-10 yaşında çocuklar bildiğin kek, poğaça yapabiliyor. Nasıl öğrendiniz diyoruz? Anneleriyle konuşuyoruz. Diyorlar ki; ‘Evde mutfağa bir giriyor, çıkmıyor. MasterChef seyrediyor.’ O etkileşimle çocuklar da bir şeyler yapmaya başladı. Bu da bizi çok keyifli ediyor.” tabirlerini kullandı.

Programın gastronomiye katkısı olduğunu düşündüklerini belirten Kanan, kelamlarına şöyle devam etti:
“Bir dönemde 500’e yakın yemek yapıyoruz. Bu çeşitlilik bence insanlarda merak uyandırdı. Mesela makarnayı beşerler marketten alıp yapıyordu. Artık kendi yaptığının nasıl olduğunu merak ederek, yeni tatlar keşfetmeye başladılar. Meskenlerde ekmek yapılmaya başlandı.

Gittiğimiz yerlerde beşerlerle konuştuğumuzda ‘şunu pişirmeyi öğrendim’, ‘eti mühürledim’, ‘karamelize ettim’ üzere tabirleri kullanmaya başladıklarını duyuyoruz. Yani demek ki hoş şeyler yapıyoruz.”

“PROGRAMA DEĞİŞİK BİR ŞEYLER KOYMAMIZ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜK”
Daha evvel dış üretim olarak hazırlanan programı son iki yıldır Alım Arslan ile birlikte yaptıklarını anlatan Kanan, “Dominik’te Acun bize ‘bu programı siz yapın’ dediğinde, bu programa ne katabiliriz diye düşündük. Bu programa değişik bir şeyler koymamız gerektiğini düşündük. Bütün dünya versiyonlarını seyrettik. Biraz ekstra bir şeyler bu türlü bir renk olabileceğini düşündük. Sonra iş giderek büyüdü” dedi.

Yayında kullandıkları gereç ve dekorları taşıyan tırların bir kente gitmeden 2 gün evvel yola çıktığını aktaran Kanan, kelamlarına şöyle devam etti:
“Çok sıkıntı koşullarda temelinde 200 kişilik bir takım göçebe halinde bir kente gidiliyor. O kent bazen Maraş oluyor, bazen Ürgüp oluyor bazen ilçelere de gidiyoruz. 200 kişinin gittiği yerin tadını almaya başladıktan sonra öteki yerler çorap söküğü üzere gelmeye başladı. Tabi bir senede en fazla 10 yere gidebiliyoruz.

Mesela bir yere gidiyoruz, sonraki gün oradaki etkileşimi öğreniyoruz. Manda kaymağıyla ilgili bir bilgiler vermiştik Silivri yayınında. Manda kaymağının astım, bronşit hastalığına iyi geldiğini biz de orada öğrendik. Sonraki gün Silivri’de manda kaymağı ve doğal eserlerle ilgili hiçbir şey kalmamıştı. İstanbul’dan beşerler akın edip oraya gitmişler. Bu hoş bir durum.”

Balıkesir’e gittiklerinde 50 çeşit peyniri olduğunu, yöresel eserler için coğrafik işaretler alındığını öğrendiklerini belirten Kanan, bu teşebbüsleri duydukça keyifli olduklarını lisana getirdi.

“BİR İNSANIN HAYATININ DEĞİŞMESİNE VESİLE OLABİLİRDİK”
Programı hazırlarken toplumsal sorumlulukla ilgili yayınlar yapmaları gerektiğini de düşündüklerini tabir eden Kanan, bilhassa gözetici aile konusunda farkındalık yaratan programa ait şunları söyledi:
“Bir insanın hayatının değişmesine vesile olabilirsek biz ondan çok memnun oluyoruz. Toplumsal hizmetler kurumuna gitmiştik. Hami aile bilgilendirmesiyle ilgili bir program yapmıştık. İlgili bakanlığın, programdan sonra gözetici aile konusunda çok büyük bir geri dönüş aldığını öğrendik. Bu etkileşimi görünce çok sevindik. Kahramanmaraş’a gitmiştik. Havaalanına birisi geldi ve ‘Ben kollayıcı aileyim. Sizin yayınınızdan sonra o denli bir geri dönüşüm oldu ki Kahramanmaraş’ta.’ dedi. Bunu duyduğumuz vakit temelinde birçok şeyden daha değerli oluyor bizim için.”

Kanan, aşevinde yaptıkları programın da toplumsal sorumluluk manasında değerli bir yayın olduğunu aktardı.

“HER YAŞ KÜMESİ PROGRAMI FARKLI İZLİYOR”
MasterChef’i her yaş kümesinden insanın farklı formda izlediğini lisana getiren Kanan, “Gençler fanatikçe izliyor. Kadro fiyat üzere yarışmacı tutuyorlar. Orta yaş bölümü daha çok öğrenmek için izliyor. Son periyotta workshoplar ilgi görmeye başlamış. Evlenecek bireyler, gidip yemek yapmayı öğreniyor. Sushi, makarna ve ekmek yapmaya workshoplara gidiyorlar. Bu da gösteriyor ki müsabakanın hoş müspet bir tesiri olmuş.” dedi.

Müsabakaya katılan yarışmacıların bir birçoklarının restoran açtığını, workshop vermeye başladığını belirten Kanan, “Allah’a şükür kim geldiyse çok keyifli bir sene geçmiş ortadan. Biz de onların bir formda ayakta durmasına vesile olduğumuz için keyifli oluyoruz.” sözlerini kullandı.

“DEVAMLI AYAKTA TUTMAK ÇOK KOLAY DEĞİL, YENİ FİKİRLER BULMAK GEREKİYOR”
Programı eleştirenleri de anlayabildiklerini söyleyen Kanan, “Çünkü günlük program yapmak çok sıkıntı. Biz bugün 130’ncu programımızı çekiyoruz Temmuzdan bu yana. Devamlı yeni kararlar alıp, haydi bu hafta neredeyiz? Bu hafta hangi yemeği yapalım? Devamlı ayakta tutmak çok kolay değil, yeni fikirler bulmak gerekiyor. O yüzden hoş bir grubumuz var. Final haftasına geliyoruz ne yaparız? Konuk şef mi çağıralım? Hangi ile gidelim? Uçak kiralanması gerekiyor… Meskene uğrayamadan bir hayat yaşıyoruz temelinde.” değerlendirmesinde bulundu.

MasterChef’in 3 Ocak 2021’de dönem finali yapacağını aktaran Kanan, “Sürekli Dominik’te olacağız. Şeflerimizi arayacağız, ne yapacağız, ne edeceğiz, geçen yıldan bu seneye farklı ne yapabiliriz diye. Sarsıntı ile ilgili bir şey yapmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bizim grupta şöyle bir durum var. 120 kişilik bir grup var. Kameraman arkadaş diyor ki, ‘Şöyle bir şey yapsak ne hoş olur değil mi?’ Onu çabucak olgunlaştırıp, aktif hale getirebiliriz. O fikirden de faydalanıp, devamlı bir şeyler katmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

Anadolu’nun farklı kentlerinde yaptıkları yayınlarla o yöreye mahsus bilinmeyen yemekleri de ortaya çıkardıklarını anlatan Kanan, “O yörenin reçeteleri oluyor. Bilhassa Mehmet Şef o mevzuda çok hassas. Bilhassa o bölgenin ileri gelenlerinden, eskilerinden o kaynakları araştırıyor. Onunla birlikte oraya gidip o yemekleri yapıyoruz.” dedi.

“İNSANLAR GECE SAATLERİNDE ÇİĞ KÖFTE KUYRUĞUNA GİRDİ”
Programda 500’e yakın yemek yaptıklarını lakin çiğ köfte yaptıkları yayın sonrası Türkiye’nin dört bir yanından fotoğraflar geldiğini, insanların gece saatlerinde meskenlerinden çıkıp çiğ köfte kuyruğuğuna girdiğini aktaran Kanan, çok hoş bir etkileşim aldıklarını söyledi.