Bundan 3 hafta evvel Neville, eski kadro arkadaşı United menajeri Ole Gunnar Solskjaer’a bir telefon bildirisi attı. “Yolunda devam et” yazıyordu bildiride. Açıkçası Neville’in bilhassa 5-0’lık Liverpool mağlubiyetinin akabinde ne söyleyeceği merak ediliyordu. Kadrosu yerden yere vursa da Neville, Solskjaer’in vazifesi bırakmasını istemedi.

“Çok beşere nazaran bu çağrıyı yapmamam yorumculuk mesleğimin en makus anıydı” diyor Neville gelen reaksiyonları anlatırken. “Benim dürüst olmadığımı söylediler. Lakin benim işim teknik adamların kovulmasını istemek değil. İstediklerini söyleseydim tesiri büyük olurdu. Ancak benim kırmızı çizgilerim var. Öbür bir yorumcu, bir teknik yöneticinin kovulmasını istediğinde mideme sancılar giriyor.”

Neville devam ediyor konuşmaya ve yorumcular için standartlar belirliyor, “Kulüpte herkesin telefonu bende var. Lakin aramam. Kardeşim Phil ve yakın arkadaşım Giggs, kulüpte çalışırken de hiç aramadım. Onları ararsam tarafsızlığımı kaybederim. Artık çok rahatım ve istediğim eleştiriyi yapabiliyorum. Ancak hiçbir menajerin kovulmasını istemem. Arsenal taraftarı, Wenger’in kovulması için yürüyüş yaparken de eleştirdim. Onları kuklaya benzettim.”

Neville, şimdiki futbolcuların kendi vakitlerine nazaran daha iyi konuştuğunun da altını çiziyor, “Rice, Mount, Foden, Grealish, Sterling, Rashford. Harikalar. Bugünün 20-21 yaşındaki futbolcuları, benim dönemimden çok daha farklı. Kişilikleri oturmuş. Onlara güveniyorum. Everton’lı Calvert-Lewin, bizim programa geldi. Sakat olduğu için oynamıyordu ve kusursuz yorumlar yaptı.”

Neville, İngiltere’de Avrupa Muhteşem Ligi projesine karşı isyanı başlatan adamdı. Vakit zaman politik bildiriler veren farklı bir karakter. Muhtemelen daha uzun yıllar İngiliz televizyonlarının ne diyeceği en çok beklenen yorumcusu olarak kalacak.

Dünya Kupası ve emekçi hakları

Katar’da gelecek yıl yapılacak Dünya Kupası öncesinde emekçi hakları en çok konuşulan bahislerden bir tanesi. Statların üretiminde çalışanların düşünceleri birçok ülkede boykot davetlerine neden oluyor. Milletlerarası Futbolcular Birliği (FIFPRO) ve Milletlerarası İnşaat Personelleri Birliği, bu emekçilerin haklarını müdafaa ismine bir hareket başlatıyor.

İki kurum, turnuva sırasında bilhassa göçmen personellerin problemlerini çözebilmek için bir merkez açacak. Bu merkeze birinci takviye, turnuvanın sponsorlarından Adidas’tan geldi. FIFA, FIFPRO, Birlik ve Katar hükümeti ortasında görüşmeler sürüyor. Şayet görüşmelerden olumlu sonuç çıkarsa Katar’da süreksiz bir merkez kurulacak ve göçmen personellerin meselelerini buraya iletmesi mümkün olacak.

FIFA’nın Katar’a Dünya Kupası tertibini verişi sırasında ortada rüşvet döndüğü savlarının üstüne statların imalinde insan hakları ihlalleri yapıldığı haberleri ortalığı karıştırmıştı. Birçok futbolcu, ferdî olarak durumu protesto etmişti. Kimi insan hakları kümeleri hala ülkelerin Dünya Kupası’nı boykot etmesini öneriyor.

Süreksiz merkezin kabul edilmesi durumunda bu tartışmaların bir kısmının dinmesi bekleniyor. Ne var ki görüşmeler olumlu geçse de şimdi Katar hükümeti, bu merkezin kurulması konusunda onayı şimdi vermedi.

Grabarz bronzu bulabilecek mi?

2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda erkekler yüksek atlama büyük bir heyecana sahne olmuştu. Rus Ivan Ukhov altın madalyaya ulaşırken Amerikalı Erik Kynard ikinci sırada yer almıştı. Britanyalı Robbie Grabarz, Kanadalı Derek Drouin ve Katarlı Mutaz Barshim ise bronzu paylaşmıştı.

Geçen hafta Milletlerarası Olimpiyat Komitesi (IOC), Ukhov’un, Rusya’nın devlet dayanaklı doping projesine katılması nedeniyle, altın madalyasını geri almaya karar verdi. Kynard altına başka üçlü ise gümüşe terfi etti.

Atletlere birer mektup yollayan IOC, yeni madalyaların gönderileceğini belirtti. Ancak doğal olarak bir istekte bulundular. Eski madalyaların geri gönderilmesini istiyorlar. Ne var ki Britanyalı Robbie Grabarz için problemli bir istek oldu bu.

“Arıyorum lakin bronz madalyayı bulamıyorum. Kesinlikle inançlı bir yere koymuş olmalıyım lakin hatırlamıyorum. IOC’ye bir mektup yazıp durumu bildireceğim” diyor Grabarz. Bakalım IOC, bu krizi nasıl atlatacak?