Her yıl global iktisadın farklı alanlardaki paydaşlarını İsviçre’nin Davos kasabasında bir ortaya getiren Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Yıllık Toplantısı, bu yıl “Parçalanmış Bir Dünyada İş Birliği” temasıyla düzenlendi. Kamu, özel bölüm, sivil toplum ve akademi dünyasından yaklaşık 3 bine yakın iştirakçinin yer aldığı toplantılarda, dünya problemleri ve tahlil teklifleri masaya yatırılırken, aksiyon odaklı global iş birliklerinin altı çizildi.
Davos’ta Türk iş dünyasını temsil eden isimler ortasında yer alan Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper, tertibin ikinci gününde, sürdürülebilir mobilitenin geleceğinin tartışıldığı kapalı oturuma konuşmacı olarak katılırken, tüm ziyaretçilere açık olarak düzenlenen “Döngüsel Uygulamalara Hayat Vermek” panelinde ise iş ve operasyon modellerinde döngüselliğin hızlandırılması için neler yapılması gerektiğini ve Sabancı Topluluğu’nun bu alanda hayata geçirdiği proje ve uygulamaları anlattı.
“LİNEER İKTİSADIN ÖĞRETİLERİNİ UNUTMALIYIZ”
Döngüsel iktisadın, iklim acil durumu, biyoçeşitliliğin azalması, toplumsal eşitsizlik üzere dünyanın karşı karşıya olduğu büyük krizlerin tahlili için hayati değer taşıdığını belirten Cenk Alper, “Döngüsel iktisat uygulamalarının gelişmesinin dünyamıza sağlayacağı katma kıymet yalnızca etrafla hudutlu değil. Bugün global güç ve hammadde krizlerinin olumsuz tesirlerini çok net biçimde görüyoruz. Yenilenebilir güçle kol kola ilerleyen döngüsel iktisat uygulamalarının artması, global krizlere karşı da çok kıymetli bir kalkan vazifesi görüyor. Ayrıyeten, sürdürülebilir kalkınma gayeleriyle paralel formda, şirketler için yeni büyüme ve istihdam alanları sağlıyor” formunda konuştu.
Yeni dünya nizamında, lineer iktisadın öğretilerinin unutulması gerektiğinin altını çizen Alper, “Hep birlikte, döngüsel iktisat uygulamaları aracılığıyla, nasıl daha fazla bedel yaratabileceğimizi yine düşünmeliyiz. Tedarik zincirlerimiz başta olmak üzere iş süreçlerimizi buna nazaran gözden geçirmeliyiz. Bugün dünyada döngüsellik birçok vakit geri dönüşüm ile eş manalı olarak algılanıyor. Bunu değiştirmek için, tüm bölümlerde döngüsellik örneklerini artırmamız çok önemli” dedi.
Sürdürülebilirliğin, Sabancı Topluluk Vaadi’nin ana öğesi olduğunu kelamlarına ekleyen Cenk Alper, “Sürdürülebilirliği bir risk değil kıymet yaratma fırsatı olarak görüyoruz. Mevcut ekonomik büyüme tertibini devam ettirmenin artık dünyada mümkün olmadığı çok açık. ‘Almak, kullanmak ve atmak’ yerine ‘azaltmak, yine kullanmak ve geri dönüştürmek’ üzerine konseyi döngüsel bir iktisat modelini, fikir yapımıza, iş yapış şekillerimize, gelecek stratejilerimize entegre etmeyi, dünyamızın ve insanlığın geleceği için bir mecburilik olarak görüyoruz. Kendimizi yalnızca yıkıcı inovasyon süreçlerinin takipçisi değil, tıpkı vakitte geliştiricisi olarak da konumluyoruz. Dünyanın Sabancı’sı vizyonumuzla paralel olarak, global büyüme stratejimizi de bu yaklaşımla ele alıyoruz. Bu kapsamda, gelecek 5 yılda yapacağımız yatırımların yüzde 75’ini, ‘yeni ekonomi’ olarak isimlendirdiğimiz güç ve iklim teknolojileri, ileri materyal teknolojileri ve dijital teknolojilere yönlendiriyoruz” dedi.
“YENİ BİR İŞ BİRLİĞİ KÜLTÜRÜNÜN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPIYORUZ”
Kordsa, Brisa, Temsa ve Teknosa üzere çok sayıda Topluluk şirketinde, döngüsel iktisadın öncü uygulamalarını hayata geçirdiklerini tabir eden Cenk Alper konuşmasına şöyle devam etti: “Bugün, sürdürülebilir yaşama hizmet etmenin yolu, bu uygulamaların tesir alanını tüm ekosisteme yaymaktan ve yeni bir iş birliği kültürü yaratmaktan geçiyor. Kordsa’nın, Continental ile birlikte hayata geçirdiği Cokoon isimli yapıştırma teknolojisi bu kültürün sembol projelerinden biri. Ortaya koyduğumuz açık inovasyon yaklaşımıyla, lastik işimizde global rakiplerimizden biri olan Continental ile Ar-Ge gruplarımızı bir ortaya getirerek, bu alanda 100 yıldır kullanılan formüle çok daha inovatif, çok daha çevreci bir alternatif geliştirdik. Cokoon’un patent havuzunda bugün Continental ve öbür iki iş ortağımızla birlikte toplam dört şirketiz. Her birimiz kendi birikimimizi havuza koyarak, buradaki uygulamalarımızı daima olarak geliştiriyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, bölümdeki 70’e yakın şirket bu teknolojiyle yakından ilgileniyor. Görüyoruz ki; ortak eforlarımız, sürdürülebilirlik için yeni bir pazar standardının yaratılmasını sağladı. Bu proje, yarattığımız tesirin ve pahanın, kendi operasyonlarımızın çok daha ötesine geçtiğinin harika bir örneği. Sabancı Topluluğu olarak, daha yüksek bir maksat için şirketler ortası iş birliğini benimseyen, rekabete toplumsal yarar odaklı bir bakış açısı kazandıran, inovasyonu kendine saklamak yerine tüm paydaşların kullanımına sunan, ‘şirketin faydası’ndan çok ‘ekosistemin faydası’nı gözeten bir iş birliği kültürünün öncülüğünü yapmaktan gurur duyuyoruz.”
”TASARIM SÜREÇLERİ ‘KISITLI KAYNAK’ GERÇEĞİ ÜZERİNE KURGULANMALI”
Döngüsellikle ilgili bariyerlerin zihinlerde başladığını da kelamlarına ekleyen Cenk Alper, “Kaynakların sınırsız olduğunu, hiçbir vakit bitmeyeceğini düşünerek hareket etmek aslında dünyamıza yaptığımız en büyük kötülük. Baktığımızda, kaynakların kısıtlı olduğu ülke ve toplumlarda, döngüsellik uygulamalarının arttığını görüyoruz. Zira bu ülkelerde, gereçleri tekrar kullanmak, geri dönüştürmek, onlara yeni birer gaye kazandırmak, bir tercihten öte bir mecburilik. Burada toplumun paydaşlarına düşen en büyük vazife; farklı alanlardaki tüm tasarım süreçlerini ‘kısıtlı kaynak’ gerçeğine nazaran kurgulayarak, döngüselliği bir iş yapış standardı haline getirmek” dedi.
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı
