Dünyanın birçok bölgesinde ve ülkesindeki savaş bayana karşı cinsel şiddet bir savaş stratejisi olarak kullanılıyor. İngiliz Milletler Topluluğu’nun “Cinsiyete Dayalı Şiddete Karşı 16 Günlük Aktivizm Kampanyası” kapsamında yayınlanan bir rapora nazaran, 2020’de yaklaşık 13 bin 826 kişi şiddet yanlısı kümeler tarafından öldürülürken terör kümeleri kurbanlarını düşünüldüğü üzere rastgele değil şuurlu olarak bayanlar ortasından seçiyor. Bilhassa “kadın düşmanlığı” gerek savaşlarda gerekse birtakım devletlerce azınlıklara uygulanan “bezdirme politikasında” temel bir savaş stratejisi olarak kullanılıyor. Birçok aşırılık yanlısı küme, bayanları ikinci sınıf vatandaşlar olarak gören ve bayanlara boyun eğdirme yoluyla stratejik ve mali yararlar sunan bir ideolojiyi teşvik ediyor. Boko Haram, DAEŞ, El Esas ve Eş-Şebab üzere örgütler, nüfusu terörize etmek, sivilleri stratejik alanlardan uzaklaştırmak ve insan ticareti yoluyla gelir elde etmek için bayanlara cinsel şiddet uyguluyor. Bayan düşmanlığı, Afrika’daki Boko Haram’dan, Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya’da faaliyet gösteren beyaz  ağlara kadar birden fazla terörist kümenin ideolojilerine derinlemesine yerleşti. Gerçekten, tecavüzün yaygın olduğu Bosna Savaşı, Sudan’ın Darfur bölgesindeki soykırım, Ruanda ve Liberya’daki iç savaşın akabinde Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kurulu 1820 sayılı karar ile bayanları, bilhassa bir savaş taktiği olarak cinsel şiddetten korunması gereken kurbanlar olarak tanımladı. Öte yandan, dünya genelinde çatışma bölgelerinde cinsel şiddet, insan kaçakçılığı ve kölelikten direkt etkilenmeyen bayanların ve kızların ise kelam konusu tehlikeler nedeniyle özgürlüklerinin kısıtlandığı bilinirken, Milliyet olarak 8 Mart Dünya Bayanlar Günü’nde dünyada “kadın olmanın” ne demek olduğunu ve yaşadıkları zulümleri bir sefer daha hatırlatmak istedik…

SURİYE’DE 20 FARKLI AZAP

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Kurulu Memleketler arası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu’nun geçen günlerde yayınladığı raporda, ülkede 10 yıldır süren iç savaşta hükümet yahut hükümet yanlısı güçler tarafından gözaltına alınan bayan ve kız çocuklarının tecavüz de dahil olmak üzere insanlık dışı muamele ve azaba maruz kaldığı açıklandı. Raporda, Suriye hükümetinin kullandığı en az 20 farklı azap sisteminin kapsamlı bir formda belgelendiği bildirildi. 10 yılda 250 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği Suriye’de yaşanan insanlık dramında iç savaştan kaçan mülteci bayanların birçoğunun fuhuşa ve zorla evliliğe itildiği biliniyor.

DAEŞ KÖLELİĞE ZORLADI

Yüklü olarak Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütü DAEŞ, denetimindeki bölgelerde, bilhassa Ezidi, Hıristiyan, Türkmen ve Şabak bayanları ile kız çocuklarına yönelik şiddet uyguluyor. Birleşmiş Milletler Irak Yardım Misyonu (UNAMI) 1500 bayan ve kızın cinsel köleliğe zorlanabileceğini kestirim ediyor. Gerçekten araştırmalar, Irak’ta DAEŞ esaretinden kurtulan bayan ve kızların yaklaşık yüzde 70’inin tecavüze uğradığını gösterdi.

BOSNA SAVAŞI’NIN KARANLIK YÜZÜ

Tarihin en acımasız olaylarına sahne olan Bosna-Hersek’te 1992 ile 1995 yılları ortasında gerçekleşen Bosna Savaşı’nda Bosnalı bayan ve kızlar, Sırp askerleri tarafından motivasyonu yüksek tutmak için “ödül” olarak kullanıldı. Bayanlara uygulanan cinsel şiddet, etnik paklık ve Boşnakları topraklarından kaçmaya sevk etmek için kullanıldı. Ayrıyeten, Sırp hükümeti tarafından uygulanan şuurlu bir strateji olan cinsel şiddette Müslüman Boşnak bayanların Sırp askerlerinden gebe kalmıştı.

UYGUR MESELESİNDE HEDEFTELER

Dünya kamuoyunda Çin hükümetinin Sincan Özerk Bölgesi’nde yaşayan Müslüman Uygur Türklerine baskıcı bir siyaset uyguladığına dair tartışmaların ortasında en büyük mağdurlardan birinin bayanlar olduğu öne sürülüyor. Geçen günlerde BBC’ye konuşan bir küme Uygur bayanı, Çinli yetkililerin kimi Uygurları ve öteki etnik azınlıkları tuttuğu “yeniden eğitim” ismi verilen nezaret kamplarında sistematik tecavüz ve azaba uğradıklarını sav etti. Ayrıyeten birtakım bayanlar kelam konusu kamplarda Uygur bayanlarının zorla kısırlaştırıldığını da söyledi. Bu suçlamaları yalanlayan Çinli yetkililer ise istismar argümanlarında bulunan bayanlara yönelik “karalama kampanyası” yürütüyor. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin, hükümete suçlamalarda bulunan bayanların isimlerini, özel tıbbi bilgilerini ve doğurganlıklarıyla ilgili bilgilerini ifşa ederek kimilerini bağlantı yaşamakla ve birini cinsel yolla bulaşan bir hastalığa sahip olmakla suçladı.

BOKO HARAM’IN ZULMÜ

Nijerya’da faaliyet gösteren Boko Haram’ın bayan ve kızları kaçırmasının örgütün belirleyici özelliği. Boko Haram, fakir olan savaşçılara eş, seks kölesi yahut intihar bombacısı olmaları için bayan ve kız çocuklarını kaçırıyor. Boko Haram’ın kaçırdığı kurbanlarının sayısı bilinmeyen lakin binlerce bayanın alıkonulduğu düşünülüyor. ABD’de Terörizmle Çaba Merkezi’nin 2018 datalarına nazaran, 468 bayan ve kız, 240 intihar atağında görevlendirildi yahut tutuklandı.

RUANDA’DA ŞİDDET VE İMHA

Ruanda’da 1994’te ülkedeki etnik kümeler Tutsiler ile Hutular ortasında çıkan ve soykırımla biten iç savaşta 250 bin ile 500 bin bayana tecavüz edildiği iddia ediliyor. Ruanda Memleketler arası Ceza Mahkemesi, 1998’de cinsel şiddetin soykırımın bir kesimi olduğunu ilan ederken, HIV’li Hutu erkeklerinin tecavüze teşvik edildiği biliniyor. Böylelikle enfekte olan Tutsi bayanlar ülkedeki tıbbi bakım eksikliği nedeniyle yavaş bir formda ölebileceklerdi. Ruanda’da tecavüzün emelinin ise şiddet ve cinayet yoluyla imha olduğu belirtiliyor.

BAYAN DÜŞMANLIĞI: INCEL

Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaygın olan istemsiz bekâr manasına gelen “Inceller” son vakitlerde terör örgütü kategorisine alınan en sıra dışı kümelerden biri. Incel, romantik yahut cinsel partner bulamamaları ile bilinen bir internet alt kültürünün üyelerini tanımlıyor. 2014’ten bu yana, kendilerini incel olarak tanımlayan ya da özel yazılarında yahut internet paylaşımlarında “incellikten” bahseden erkekler tarafından 44 vefatla sonuçlanan 6 toplu cinayet işlendi. Incel’ler bayan düşmanı olduğu, şiddeti teşvik ettiği, aşırılık yanlısı görüşleri yaydığı ve üyelerini radikalleştirdiği biliniyor. 2018’den başlayarak, incel ideolojisi giderek bir terörizm tehdidi olarak tanımlandı. Kanada, Toronto’da Şubat 2020’de meydana gelen bir taarruz, “terör eylemi” olarak nitelendirilerek yargıya taşınan birinci incel hadisesi olarak kayda geçti.