Boluspor’da parlayıp A Ulusal Kadro’ya seçildi. Oradan ismini herkesin öğreneceği Kocaelispor’a geçti. Yeşil siyahlılarla Türkiye Kupası’nı almayı başardı. Fenerbahçe’ye transfer oldu. 3.5 sene sarı lacivertli formayı giydi.

Uzun saçlı imajıyla sarı lacivertlilerin unutulmazlar ortasına giren Faruk Yiğit, Ajansspor’a açıklamalarda bulundu. İşte Yiğit’in açıklamaları:

“ÇOCUKKEN DE KUVVETLİYDİM”
-Futbola ne vakit başladınız? Çocukken de fizik olarak bu türlü güçlü müydünüz?

Lisansım 1978’de Orhangazi’de çıktı. 13 yaşındaydım. O vakit da güçlü bir imal vardı. Sporla birlikte daha da geliştim. Esasen Orhangazi’nin Örnekköy’ünde büyüdüm. Her şeyimiz doğaldı. Kendi hayvanlarımız, sebzelerimiz ve meyvelerimiz vardı. 1985’te Yalovaspor’a imza atarak profesyonel oldum. 1989-1990 döneminde Boluspor’a gittim. Orada birinci maçımdan sonra A Ulusal Takım’a çağrıldım.

EURO 96’DA NEDEN KULÜBEYE HAPSOLDUM?
-Milli Grup’tan bahsetmişken Euro 96 finalleri için kadrodaydınız ancak turnuvada hiç forma giymediniz. Neden?

Beni birinci A Ulusal Takım’a Sepp Piontek davet etti. O gittikten sonra Fatih Terim, hoca oldu. İngiltere’deki 1996 Avrupa Futbol Şampiyonası’na beni götürdü lakin dediğiniz üzere oynatmadı. Sebebi ise şu; o periyot Faruk Süren ile Mehmet Cansun da Kocaeli’ye geliyor ve beni Galatasaray’a istiyor. Kocaelispor Lideri Sefa Sirmen beni vermeyince Fatih Terim, Euro 96’da beni oynatmadı.

“RIDVAN DİLMEN’İN GÜÇLÜSÜYDÜM”
-Yine gençlik yıllarınıza dönelim. İdolünüz yahut örnek aldığınız bir futbolcu var mıydı?

Maradona’yı örnek alıyordum. Bir de Rıdvan Dilmen’i…Ben kendimi onun kuvvetlisi olarak görüyordum. O kısa alanda daha çabuktu lakin ben daha dayanıklıydım.

“KOCAELİSPOR İLE TARİH YAZDIK”
-1990’lı yıllarda sizin de katkılarınızla Kocaelispor fırtına üzere esmişti. Körfez takımının bu muvaffakiyetindeki en değerli etken neydi?

Yaklaşık 6 dönem Kocaelispor’da forma giydim. O süreçte adeta her sene tarih yazdık. Harika Lig ve Türkiye Kupası’ndan tutun UEFA, Inter Toto Kupası’na kadar her dönem bir derece elde ettik. İyi bir arkadaş kümemiz vardı. Lider Sefa Sirmen ve hocalarımız da üst seviye insanlardı.

“HANIM ALMANYA’YA, BEN FENERBAHÇE’YE..!”
-Kocaelispor’dan sonra Fenerbahçe’ye transfer oldunuz. Fenerbahçe’den teklif aldığınızda neler hissettiniz?

Devre ortasıydı. Eşimle birlikte Almanya’ya tatile gitmeye hazırlanıyorduk. Havalimanına hakikat giderken Lider Sefa Sirmen aradı. ‘Yarın Dereağzı Tesisleri’nde Fenerbahçe Asbaşkanı Vefa Küçük seni bekliyor’ dedi. Çok şaşırmıştım. Hanımı tek başına Almanya’ya yollamak zorunda kaldım. Sonraki gün Kadıköy’e imza atmaya gittim. Fenerbahçe’ye daha Boluspor’da oynarken gelecektim aslında. 7 sene rötarlı geldim. 30 yaşındaydım.

“LÖW’ÜN DEĞERİ BİLİNMEDİ”
-Fenerbahçe’de 3.5 sene forma giydiniz ve neredeyse her dönem yeni bir hocayla çalıştınız?

Evet o denli oldu. Otto Baric gitti, Joachim Löw geldi. Löw gitti, Rıdvan Dilmen geldi. Daha sonra Zdenek Zeman ve Turhan Sofuoğlu geldi.

-Bu hocalardan hangisinden etkilendiniz?

Medya o devir ona asistan hoca yakıştırması yapsa da Löw derim… Dürüst bir adamdı, hak edene formayı verirdi. Bu yüzden Almanları çok beğeniyorum. Ancak Fenerbahçe’de her şey şampiyonluğa endeksli olduğu için uzun müddet kalamadı.

“SEN MİSİN ALİ ŞEN’İN MESKENİNE GİDEN!”
-Siz tıpkı vakitte hem Ali Şen hem de Aziz Yıldırım’ın başkanlığında Fenerbahçe’de top oynadınız. İki lideri kısaca kıyaslar mısınız?

Ali Şen gerçek liderdi. Ne istediğini futbolcuyla da hocayla da direkt söylerdi. Aziz Yıldırım, küçük ayrıntılara takılıp baş kopartıyordu. Mesela geçenlerde kendi de açıkladı. Birinci lider seçildiği gece Galatasaray maçından sonra Ali Şen’in meskenine gitmiştik. Oraya giden bütün futbolcuların mukavelesi bittiğinde onları kadrodan gönderdi.

-Neden bu türlü bir şey yapmış olabilir?

Bilemiyorum. O gün maçtan evvel futbolcular ortalarında sözleşmiş. Derbiden sonra Lider Ali Şen’in konutuna gidilecek diye. Ben aslında kadroya yeni gelmiştim. Ekipte kelam hakkım yok ki. Ama Aziz Yıldırım, Ali Şen’in meskenine gidenlerin üzerini çizmişti.

“EROL BULUT’U EMRE BELÖZOĞLU YAKTI”
-Bu kere Fenerbahçe’deki eski iki ekip arkadaşlarınızla ilgili bir sorum olacak. Biri Erol Bulut başkası Sergen Yalçın. Geçen dönem Erol Bulut, Fenerbahçe’de dönemi tamamlayamazken, Sergen Yalçın Beşiktaş’a ikili kupa kazandırdı. Erol Bulut neden başarılı olamadı?

Bakın şöyle bir şey var; Fenerbahçe’ye kuvvetli gelmek çok kıymetli. Erol Bulut en büyük yanlışı üstünde Emre Belözoğlu’nu kabul etti. Kendi takımıyla gelemedi. Erol Bulut, Fenerbahçe’ye geleyim de ne olursa olsun başarılı olurum diye düşündü.

-Yardımcısı Mehmet Yozgatlı kendi grubundandı.
O denli lakin Volkan Demirel ve Selçuk Şahin de vardı. Bir ekipte çok başlılık olduğu vakit muvaffakiyet gelmez.

“BEŞİKTAŞ’TA HERKES MUTLU”
-Sergen Yalçın için neler söylersiniz?

Fenerbahçe’deyken oda arkadaşımdı. Özel hayatına pek dikkat etmese de antrenmanlarını kaçıran biri değildi. Hocalığına gelince Sergen, futbolcu psikolojisinden çok iyi anlayan biri. Esasen Beşiktaş’ın muvaffakiyetindeki en büyük etken ekipteki arkadaşlık duygusu. Farkındaysanız oynayan keyifli, oyundan çıkan keyifli.

“SERGEN, NE OLUR BENİ İNDİR”
-Sergen Yalçın’la değişik bir anınız var mı?
Çok anımız var…Bir gün onun arabasıyla bir yere gidiyorduk. O kadar süratli gidiyordu ki dehşetten otomobilde ağladım. ‘İki çocuğum var bu türlü süratli gitme, ne olur beni indir’ diye yalvardım. Tekrar bir gün arabası servisteydi. Egzersize giderken ‘Sabah beni alır mısın?’ dedi bana. ‘Tamam, alırım’ dedim. Sabah onu konutunun önünde beklerken öteki bir yerden koşarak geldi.