KARTAL, AVRUPA’YA VEDA ETTİ

UEFA Şampiyonlar Ligi C Grubu’nda Beşiktaş öne geçtiği maçta önder Ajax’a 2-1 yenildi. Kartal bu sonuçla Avrupa’ya veda ederken spor müellifleri da siyah-beyazlıların Ajax maçını köşe yazılarında kıymetlendirdi. İşte o yazılar…

KARTAL KONTAK KAPATTI! – BİLAL MEŞE (MİLLİYET)

Şampiyonlar Ligi, her grubun, her futbolcunun adeta düşüdür. Zira birçok açıdan değerli bir vitrindir. Hem şöhret, hem de para kazanma ismine kıymetli bir kulvardır. Öteki ülkelere, öbür ekiplere kanat çırpma ismine da büyük bir fırsattır.Sadece bunlar mı?Bu kulvarda alacağınız her puan kadronuza para olarak döndüğü üzere, ülkenize de puan manasında katkı sağlıyor.

‘İÇ SINIRLARA DÖNÜŞ YAPTI’

İdare kesenin ağzını açtı, nokta atışı transferlere imzasını attı. Ne var ki, bu kulvarda Kartal’ın hesabı hiç çarşıya uymadı, rakiplerden çok sakatlıklarla boğuştu, ‘misafir’ olmaktan öteye gidemedi, iç sınırlara dönüş yaptı!

‘İLK YARIDA İŞTAHLI, BASKILI BEŞİKTAŞ VAR’

Bu kulvarda kalan tek maç, B. Dortmund… Tam bir itibar maçı… Dortmund ikinciliği kovalıyor, bizi de açıkçası hiç ilgilendirmiyor!Geriye ne kalıyor Kartal ismine?Tabi ki futbol oynamak ve Alanyaspor mağlubiyetini taraftarına unutturmak.Sergen hoca, ekibin on birinde değişimine gitmiş, Welinton ile Atiba’yı yedeğe, Larin’i de nihayet asıl yerine çekmiş.Futbol mu?Bir Alanya maçını anımsıyorum, bir de bu müsabakaya bakıyorum.İlk yarıda iştahlı, baskılı üreten, atan ve kaçıran Kartal vardı sahada!Yani biraz olsun top oynayan bir takımdan kelam ediyoruz, kıymetli olan da bu değil miydi aslında?

‘O FIRSAT KAÇAR MI KARDEŞ?’

Sanırım Sergen Hoca’nın ‘zılgıtı’ ve de ‘revizyonu’ işe yaramış!Sadece ikaz değil, taşları da yerinde kullandı Sergen Hoca. Hakikaten o baskı penaltıyı da birlikte getirdi. 22’de atışı Ghezzal, kullandı, şık bir vuruşla Kartal’ı öne geçirdi. Dakika 42… Ahhh Larin Ahhh… Ne hoş forvete döndün, o fırsat kaçar mı kardeş? Karşı karşıyasın, niçin fanteziye kaçarsın! Kaçırdığın üzere, net durum üretecek pasları da kullanamadın, bilhassa ikinci yarıda!

‘OLACAK İŞ DEĞİL’

Beşiktaş’ın gerek iç çizgilerde, gerekse bu kulvarda yediği gollere bakar mısınız?Olacak iş değil…Haller’in skoru eşitleyen 54. dakikadaki golü buna en sıcak örnektir. Rakip, o denli rahat gole gitti ki, ne karışanı ne de pürüz olanı var!Kuşkusuz bu gol, başkanı de motive etti, baskısını artırdı. Gerçekten 69’da duran toptan yeniden Haller’le öne geçti.Valla, Kartal itibar maçında puan manasında ‘siftah’ yapamadı, lakin başkan karşısında da üzücü oynamadı, en azından iyi gayret etti.İşini özeti, bu kulvarda fişi çeken Kartal’ın tutunacağı tek kol kaldı, o da Harika Lig…

ARTIK YENİ BİR KISSA YAZ – ATTİLA GÖKÇE (MİLLİYET)

İyi başladı, eğlendirdi, coşturdu ve tekrar üzdü… Beşiktaş’ın Avrupa defteri hüzünlü yazılarla dolu. Tek tesellimiz birinci yarıdaki kıpırdanış olabilir. İkinci yarıdaki teslimiyet ve düşüş çok daha üzücü. Ders çıkarmak gerekiyor. Ajax 6 eksikle alana çıkmış… Boş verin. Ajax, Ajax’tır… Kimse oyunu ya da skoru küçümsemesin. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nin argümansız ve “kaybeden” ekibi lakin, dün birinci yarıda üzerindeki meyyit toprağını silkeleyip ayağa kalktı.. Ghezzal’ın penaltısıyla 1-0 öne geçtiler.. Maç sonucu ne olursa olsun, iyi oynadılar birinci yarıda.. Kendilerine dönüş kararlılığı gösterdiler. Alanya maçında “sorumluluk almam” diyen Sergen Hoca, aşikâr ki ortadaki üç günde kadroyla ortasındaki bağları tekrar kurmuş. Sorumluluk almış… Futbolcularını hem mental, hem de ruhsal olarak iyi hazırlamış. Pekala fizik? Geçiniz.

‘İLK YARI SEYİF KEYFİ KATTI’

Dünkü Beşiktaş birinci yarıda hem Mert ve önündeki savunmayla, hem Topal ve Pjaniç’le, sağda Rosier ve Ghezzal, solda Umut ve Nkoudou ile… Teixeira ve Larin’le gayret eden, maçı sahiplenen ve futbola seyir keyfi katan ekip oldu. Bunu takdir etmek gerekir.Cyle Larin birinci yarıda santrfor olarak misyon yaptı. Ghezzal’ın 299. Beşiktaş golünden sonra 300. ve 301. golleri kaçırdı. Nkoudou’nun, Pjaniç’in ince paslarıyla yüzde yüz gol talihini yakaladı. Maalesef ikisini de kaleci Onana’ya teslim etti Kanadalı. Peşindeki adamlar vakit ve alan bırakmadığından kaçtı o goller.

‘İKİSİNİN YÜRÜYECEK HALLERİ YOK’

İkinci yarıda her şey değişti. Cilt Hag, Daramy’yi çıkarıp “esas oğlan” Haller’le başladı oyuna. Haller gelince senaryo da değişti. Sergen Yalçın’ın değil, Hollandalı meslektaşının planlarını izlemeye başladık. 54 ve 69’da Haller golleriyle maçın işvereni Ajax oldu. Bu devrenin bize anlattığı bir şey var: Beşiktaş çok çabuk yoruluyor. Pjaniç ve Teixeira’nın yürüyecek halleri yok. Oyun zekası, teknik maharet tamam da futbolda koşmayan adam hiç bir vakit topu kazanamaz. Ayağına attıklarında da akan oyunda bir-iki marifet gösterebilirler, o kadar.

‘ÜZÜCÜ OLAN DURUM…’

Can Bozdoğan dışında hakikaten “canı yeten” oyuncu yoktu Beşiktaş’ta. O yüzden Montero – Necip değişikliğinden sonra Topal’ı, Ghezzal’ı, Teixeira’yı, Pjaniç’i çıkarıp Can, Salih, Necip, Atiba ile oyunu tutmaya çalıştı Sergen Hoca.. Üzücü olan durum, 2-1 geriye düştükten sonra Beşiktaş’ın oyun içinde beraberlik için kâfi baskıyı kuramaması, skora adeta razı olmasıydı.

‘YENİ BİR EVRAK GEREK’

Birbirine büsbütün karşıt iki yarı izledik. Maçın en az 1 saatinde futbol zevkli ve heyecan vericiydi. Son yarım saatte Ajax konum üstüne durum sergilerken, Beşiktaş da top kayıpları ve pasif oyunla can sıktı.Yakın geçmişte Şampiyonlar Ligi’nde kümesini yenilmeden önder tamamlayan kadro, dün puansız sonunculuğa demir attı. Sanki neden bu türlü? Transferden hazırlık sürecine ve oyun planına kadar kalın bir evrakı var Beşiktaş’ın.Şimdi yeni bir belge hazırlamak, yeni bir hikaye yazmak gerek.

NE HALLER’E DÜŞTÜ – SERDAR SARIDAĞ (MİLLİYET)

Şampiyonlar Ligi’nde amaçsız kalınsa da, bu maçın kıymeti çok farklıydı. Alanyaspor maçının devre ortasında Sergen Yalçın’ın yaptığı konuşmaya, siyah-beyazlı oyuncular reaksiyonsuz kalmıştı ancak bu maçtaki oyun karakteri, Beşiktaş’ın geleceği açısından çok değerliydi.Ajax maçı öncesi herkesin eteğindeki taşlarını döktüğü son toplantının akabinde, sanki grup nasıl bir refleks gösterecekti? İşte Sergen Yalçın için değerli olan buydu. Birinci yarıya tıpkı öteki Şampiyonlar Ligi maçlarında olduğu üzere tesirli başlayan Beşiktaş, bu hususta yalnızca Yalçın’a değil tüm topluluğa umut aşıladı.

‘O GOL OLSA MAÇIN MUKADDERATI DEĞİŞEBİLİRDİ’

22. dakikada Ghezzal’ın penaltı atışından gelen golün akabinde ortaya çıkan sevinç geçmişe sünger çeker üzereydi. Bir de Larin’in 42. dakikadaki o net durumu golle sonuçlansa çok daha hoş olurdu. Maçın yazgısı de değişebilirdi.Mert’in 26. dakikadaki kurtarışı da Beşiktaş’ın gol atması kadar değerli bir konumda. İkinci yarıya Ajax tek değişiklikle başladı.

‘HALLER OYUNCA GİRİNCE BEŞİKTAŞ’ A BİR HALLER OLDU’

Daramy çıktı Haller girdi ve o Haller, 54. dakikada beraberlik golünü atınca maçın seyri de değişmiş oldu. Haller 69’da da atınca Beşiktaş ismine bu maçı çevirmek çok sıkıntı bir hale gelmişti. Haller’in oyuna girmesiyle latife değil nitekim Beşiktaş’a bir haller olmuştu. Bu skorla Kartal, Devler Ligi’ndeki 5. maçında da puan alamamış oldu.

ORTADA FARK VAR – MEHMET DEMİRKOL (FANATİK)

Haller 2. yarıda oyuna girip Tadic sola geçince Ajax fizik üstünlüğünü topa hükmetmede de çok iyi kullanmaya başladı. Sergen Yalçın önde olmanın avantajıyla geçiş oyunu planladı ancak beyhude. Klaasen ve bilhassa Gravenberch’in oyunu domine edişi. Beklerin onlara katılıp oluşturdukları dinamik çizgi çok üst seviyeye çıktı.Transferle olmuyorÖzellikle ve tekrar dikkat alımlı olan 19 yaşındaki Gravenberch’in inanılmaz olgunluğu. Bu kadar kolay ve tesirli bir oyun karakterine bu yaşta ulaşması inanılmaz. Olağan bu tek başına olmuyor. Etrafıyla kurduğu bağ, topu ne vakit ayağından çıkartıp nereyse koşu atacağı, rakibi nasıl karşılayacağı… Bunlar transferle olmuyor. Hakikat yetişmekle, bir planın içinde daima birlikte büyümekle oluyor. Onlarla aramızdaki fark bu. Ve bunu kapatmak için öbür bir baş lazım.

İMKANSIZ BİR VAZİFE

Özetle 2. yarı Beşiktaş için imkansız bir misyondu. Lakin Deri Hag’ın birinci yarıdaki denemesinden bir şeyler çıkarmak mümkündü. Larin’i 2 kere net gol durumuna sokacak bir kanat hareketliliği sağlayabildik. Bilhassa Rosier ve N’Koudou’nun süratli oyunları sonuç getirebilirdi. Oyunu genişletme konusunda haşarı sağladılar. Ajax yeniden vakit zaman baskı kurmuştu. Tekrar kaptıklarını çabucak tekrar konuma çevirdiler ma stoperler hem Tadic’i kalabalıkla durdurma hem de kanatlara top açmasını engelleme konusunda muhakkak bir muvaffakiyet gösterdi. Mert’in de başarılı olduğunu söylemeli. Lakin 2. yarıda gerçek fark ortaya çıktı. Beşiktaş tertip ve fizik açıdan dayanamadı.

ATAMAYANA ATARLAR – ALİ ECE (FANATİK)

Beşiktaş daha evvelki maçlarına oranla daha derli toplu başladı. Bu sefer rakip tahlili de bariz daha iyi yapılmış: Her maç ultra ofansif oynayan Ajax’ın beklerinin gerilerindeki boşluklara atılan diyagonal toplar bilhassa N’Koudou ile buluşturulunca Beşiktaş nitekim planlı biçimde tesirli olmayı başardı. Ghezzal’ın penaltısıyla öne geçildikten sonra birinci 45’te 2 net gol konum da geliştirildi. Birinde N’Koudou Larin’e adeta al da at pası verdi, santrfor Larin ile sol forvet Larin performansı ortasındaki fark bir kere daha ortaya çıktı. Öbür durumda ise aslında Larin, Ajax’ın ofsayt tuzağını makul bozdu ancak son vuruşu tekrar yapamadı.

DEFANSİF BAŞARISIZLIK

Maalesef Şampiyonlar Ligi’nde birinci 45’te öne geçtikten sonra 2 net konumu gole çeviremeyince futbolun değişmez kuralı “Atamayana atarlar” devreye giriyor. Ajax, ikinci yarıda farklı bir oyun planıyla saha çıktı, daha doğrusu santrfor Haller’i oyuna sokarak A planına döndü. Güçlü bir santrfor karşısında Beşiktaş’ın son haftalarda zayıf karnı olan stoper tandemi yeniden zorlanmaya başladı. Boş kaleye gol atmak nasıl ceddin ofansif başarısıysa, boş kaleye hele 1-0 öndeyken gol yemek de aksine yiyen için o kadar büyük defansif başarısızlık!

LİG İÇİN KÂFİ

69’da Vida’nın yaptığı son derece gereksiz faulun devamında maalesef bir gol daha yedik. Aslında bilhassa birinci yarıda daha iyi bir Beşiktaş vardı, Sergen Yalçın da ikinci yarıdaki oyunu düzeltmek için eldeki materyale nazaran yerinde değişiklikler yaptı. Taraftar sahiden Sergen Yalçın’ı çok seviyor, dilerim maç sonundaki sevgi seli hocanın birinci imza attığı gündeki hislerini hatırlatır ve o his ile teknik yöneticilik zekasını birleştirerek ekibi toparlar. Son analizde Şampiyonlar Ligi için yetersiz kalan bu oyuncu kümesi en azından Üstün Lig’de toparlanabilmek için kâfi. Kâfi ki Sergen hoca devre ortasına kadar alternatif stoper tandemi oluştursun ve devre ortasında nokta atışı bir stoper desteği yapılsın.

PAS OYUNUYLA ÇÖZDÜLER – CEM DİZDAR (FANATİK)

Depresyon hududuna dayanmış Beşiktaş’ın ‘Ayağa kalkma maçı’ olarak görülen müsabakanın birinci yarısı esasen beklenenden iyi geçti. Birinci 15’te Rosier/Ghezzal, devamında Umut/N’Koudou sınırları iyi işledi. Alışılmış ki tüm bunlar, Mehmet Topal’ın kapattığı alanlarda kapılan topların Pjanic’in tarafından yönlendirilmesiyle mümkün oldu. Bilhassa 30. dakikada topuk pasıyla başlattığı atak; ‘Hücum ederken alan kullanımı nasıl olmalı?’ sorusunun cevabı üzereydi. Birinci kornerin penaltı olmasının ötesinde Larin’in bitiricilik yüzdesi biraz yüksek olabilse ikinci devreye daha inançlı bir skorla çıkabilirlerdi fakat olmadı. Karşı tarafta Ajax, neredeyse tüm hamleleri gerek örgütleyip gerekse sonuçlandırmaya çalışırken, pas bağlarından asla vazgeçmez tavrıyla epey öğreticiydi. Devre boyunca sakin bir kurgusallığın ön planda olduğu şekilde oynayıp durdular. Bir iki isabetli dışında bizim ülkede o çok sevilen ortaları yapmadılar. Beşiktaş ise aksine orta yapmaya uğraştığı anların birçoklarında topu savunma oyuncularına nişanlayıp durdu. İkinci devre Ajax’ın birinci devre işlettiği yıpratıcı pas oyununa dayanamadı Beşiktaş, çözüldü.

KARAR ÇOKTAN BELLİ!

Kenardan gelenlerin de oyuna katkısı olmayınca maç önü varsayım edilenler gerçekleşti ve onca harcamanın münasebeti olan Şampiyonlar Ligi’nde puansızlık durumu sürdü. Görüldü ki, futbol satın alınan ya da kiralanan yeteneklerle oynanabildiği üzere ‘Yetiştirme’, ‘Üretim’, ‘Gelişim’ ile de oynanıyor. Vermemiz gereken karar çoktan belirli lakin onu yönetecek ne irade ne bilgi ne de donanım var. Birebir ırmağa girip duruyoruz lakin yıkanmak yerine yalnızca ıslandığımızı fark etmiyoruz maalesef!

VERİMSİZLİĞİ TAŞIYAMADI – BÜLENT TİMURLENK (SABAH)

UEFA’dan gelecek galibiyet primi, ülke puanı da kıymetli elbette fakat dün gece Beşiktaş için kazanmak bir tünelin ucunda ışığı görmek demek olacaktı. A Ulusal Kadro’nun eylül ayında Karadağ-Hollanda maçları günlerindeki oyuncu kalitesini konuşturmayacak kadar tabana vuran psikolojisi bugünlerde Beşiktaş’ın meşakkati. Son şampiyon kolay kaybeden bir kadro haline geldi ve buna ligde de deva bulamıyor. Dortmund ve Sporting maçlarının birinci 20 dakikalarını iyi oynayan lakin konutunda iki maçın da birinci yarısını geride kapatan Sergen Yalçın’ın kadrosu dün öne geçtiği birinci 45’te iki farkı bulacak fırsatları tepince sinemanın sonu yeniden hüsran oldu. De Souza’nın yokluğunda Mehmet Topal’lı orta saha, Teixeira’nın verimsizliğini bir defa daha taşıyamadı.12 puanla İstanbul’a gelen ve kümedeki 4 maçta da gol atan Haller’i kulübede başlatan Hollanda takımı, birinci yarıda defansında verdiği açıkları Beşiktaş değerlendiremeyince ikinci yarıda Fildişi Kıyılı oyuncuyu alana sürüp tabelayı çevirmesini bildi. Dün Ajax favori, Beşiktaş ise beyaz sayfa açması gereken ekipti. Ne gücü ne de psikolojisi yetti Sergen Yalçın’ın ekibinin… Son şampiyonun bu kulvarda 5 yenilgi alması ülke futbolu için düşündürücü lakin Beşiktaş topluluğu için asıl tasa kasım ayı bitmeden başkanın 13 puan gerisine düşen kadronun son 6 lig maçında 4 defa kaybettikten sonra sürüklendiği tükenmişlik sendromundan kurtulup nasıl ayağa kalkacağı… Santrfor transferi kural demek kolay lakin güç olan Sergen Yalçın’ın yapacakları… Şayet o başını kaldırmazsa grubu nasıl kaldırsın..

EN YÜKSEK ORANLARIN ADRESİ MİSLİ.COM