Son dakika haberine nazaran, Sıhhat Bakanlığı Toplumda Salgın İdaresi Bilim Şurası üyesi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sıhhati Anabilim Kısmı öğretim üyesi Prof. Dr. Deniz Çalışkan Odabaş, Bakan Fahrettin Koca’nın da son açıklamasıyla dikkati çektiği hadise artış ivmesindeki düşüşü ve Kovid-19’un yeni ortaya çıkan Hindistan mutasyonunu Milliyet’e kıymetlendirdi. 

FARK AÇILIYOR

İki farklı devirdeki hadise görülme suratları ortasındaki farka baktıklarını ve buna ivme ismini verdiklerini belirten Odabaş, geçen hafta içindeki ivmede bir evvelki haftaya nazaran bir azalma kelam konusu olduğunu vurguladı.

Bu hafta ile bir evvelki hafta ortasındaki farkın şu anda açılmaya başladığını kaydeden Odabaş, “Yani olay sayıları düşmeye başladı. Fakat benim ferdî fikrim, asıl düşmeyi gelecek hafta göreceğiz.

Kuluçka müddeti nedeniyle 10 günlük dönemlerle yansıyor” dedi. Şu andaki önlemlerle geçen yılın kasım ayındaki düşüşün sağlanamadığını belirten Odabaş, “tam kapanma” önlemi muhtemelliğine ait soruya, şu karşılığı verdi:

AŞI TEDARİKİ DEĞERLİ

“Cumhurbaşkanı da söylemişti; ‘İki haftalık kısmi kapanma, ondan sonrasında da kâfi azalma olmazsa tam kapanma ya da daha sert önlemler’ diye tabir etmişti. Şu anda, esnek çalışma ödeneklerinin tekrar gündeme gelmiş olmasını, bu bölümlere yönelik de birtakım sınırlamaların olacağı tarafında bir niyet göstergesi olarak okuyorum.

Açıkçası hükümet, bir anda tam kapanma noktasında, aşı tedarikini önceledi diye düşünüyorum. Kapandığınız vakit, aşılarınızı süratli bir biçimde yapmanız lazım ki açıldığınızda bağışıklık seviyesini yükseltmiş olun, bir işe yarasın.

Aşı tedariki sürecini de eş vakitli olarak yürütmeye çalışıyorlar. O nedenle büyük olasılıkla kısmi kapanma uygulandı. Olay sayılarında kasım ayındaki üzere güçlü bir düşüş olmadığı takdirde, daha güçlü tedbirleri alması hükümetin kaçınılmaz bir vazifesi.”

BU BİR SAVAŞ

Prof. Dr. Deniz Çalışkan Odabaş, Türkiye’de her gün 350 kişinin hayatını kaybettiğine işaret ederek  şunları söyledi: “10 günde 3500 kişi. Hadiselerimiz, 50-59 bin bandına kaydı. Hükümet de bireyler de salgınla çabada tedbirleri güçlendirerek almak zorunda.

Yoksa virüs bizi yenecek. Bu bir savaş. Daima mutasyona uğruyor, bize karşı silah geliştiriyor. Biz daima tıpkı sistemle gidersek onun gücüne karşılık veremeyiz. Tam kapanma noktasında hükümetimiz bu kararı aldığı noktada, vatandaş olarak da tam kapanma tedbirlerine konutumuzda de uymamız gerekiyor.

Uymadığımız taktirde ne olacak? 14 gün içerisinde meskendeki bireyler farklı vakitlerde enfekte olacak, açılma olduğunda meskenlerde hala enfeksiyonu geçiren bireyler olacak. Onlar açıldığında tekrar hastalık alevlenecek.”

BİLİM BEŞERLERİNE TROL SALDIRISI

Öte yandan Türkiye’de yeni tip koronavirüs salgınının ölümcül tesiri sürüyor. Alınan tedbirler ve çabaya karşın ülke genelinde olay patlaması yaşanıyor. Bu süreçte Türkiye’de kamuoyunun yakından tanıdığı bilim insanları, toplumsal medyada trol hesapların amacı oldu.

Bilhassa aşı ve maske terslerinin toplumsal medyada maksat gösterdiği bilim beşerlerine, tehditler yağmaya başladı. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Kısmı Üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, Prof. Dr. Necmettin Ünal, Prof. Dr. Bengi Başer ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Lideri Prof. Dr. Mehmet Ceyhan bu taarruzların maksadı haline gelen isimler ortasında.

‘KALAS TARİKATI’

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Milliyet’e yaptığı açıklamada, “Bizlere iftira atarak saldıranların büyük kısmı özel hayatında ezilmiş beşerler. Toplumsal ömürde yanımıza girerken önünü ilikleyip iki büklüm duranlar, Twitter’da hakaret ederek rahatlıyorlar” dedi.

Trol hesapların üzerinden hakaret ve tehdit edenlerin kişilik bozukluğuna sahip şahıslar olduğunu belirten Ceyhan, “Bazı hesapların takip ve tespit edilerek, bu hesapları yönetenler hakkında gerekli yasal sürecin başlatılması için savcılığa başvurduk.

Bir arkadaşımın armağan ettiği üzerinde kuru baş olan bilekliğim üzerinden İlluminati üyesi olduğumu, ezoterik tarikatlara çalıştığımı söyleyenler oldu. Ben de bu bireylere ‘kalas’ tarikatından olduğumu söyleyip, ‘kalas’ sözünü tersten okumalarını önerdim. Ne vakit bir yerde ‘aşı’ dense saldırıyorlar” dedi.

‘DEVLET ÖNLEMELİ’

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Kolu Ağır Bakım Bilim Kolu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal da aşı ve maske aykırısı bir ekip bireyler tarafından hakarete uğradığını belirterek, şunları dedi:

“Sosyal medyadaki trol hesaplar bir anda organize olup saldırıyorlar. Türkiye’de aşı ile ilgili sorun olduğunda taarruzların gayesi haline geliyoruz.

Bizlere hakaret ve tehditte bulunan şahısların ne söylediklerinin bir manası yok. Bizler o seviyeye inip bu beşerlerle muhatap olmayız. Lakin yapılan hakaret ve tehditlere devletin el koyması gerekir.

Bu şahıslara vakit ayıracak, onlara reyting yaptıracak boş vaktimiz yok. Aşı yaptırmamak farklı, aşı zıddı kampanya düzenlemek başkadır. Bu topluma karşı işlenmiş bir kabahattir.”

‘ŞİKAYETÇİ OLDUM’

Trollerin hakaret ve tehditlerine uğrayan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer de, reaksiyon ve kederini şöyle lisana getirdi:

“Ne vakit var olan bir ezayı eleştirsem, sistematik trol saldırısına uğruyorum. Dinci diye tabir ettiğim ve asla dindarlıkla ilgili olmayan bir kadro şahıslar saldırıyorlar.

Benim için ‘Bengi Başer, hastalıklı Kemalist’tir, bu yüzden de Kemalist olmayan hastalara bakmaz’ halinde iğrenç bir palavrası ortaya attılar.

Hiçbir insanı ayırmadan mesleğimi icra ediyorum. Birtakım hesaplar ‘Allah bu hekimlerin eline düşürmesin’ diye iletiler yayınladı.

Atatürk’e hakaret eden ve kamuoyunun yakından bildiği bir kişi hakkında şahsımı amaç göstermekten ötürü şikâyette bulundum. Fakat kovuşturmaya gerek olmadığı kararı verildi.”