Ankara, salgının çok süratli bir biçimde ilerlediği, Türkiye’de korona olaylarının en fazla görüldüğü vilayetlerden biri. Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, 2 Ağustos’ta yeni hasta sayısının artış eğiliminde olduğu vilayetleri Ankara, Mardin, Diyarbakır, Gaziantep ve Konya halinde sıralamış; 9 Ağustos’ta virüsle temaslı bireylerin müspet hadiseye dönüşme oranının mayıs ayına kıyasla Türkiye genelinde 1.3 kat arttığını fakat Ankara genelindeyse bu artışın 1.6 katına ulaştığını açıklamıştı.

Ankara Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. İsmail Balık, bu dataları, “Başkent bir müddettir alarm veriyor. Olaylar artıyor, ek önlemler alınıyor. Bilhassa kış ayları için çok daha önemli bir durum var” kelamlarıyla değerlendirmişti. 2 Eylül’deki Bilim Şurası toplantısından sonra basın mensuplarıyla bir ortaya gelen Sıhhat Bakanı Koca, bu defa Ankara’dan ‘Türkiye’de olay sayısının en fazla olduğu il’ olarak kelam ediyordu.

“Ankara, İstanbul’u iki kat geçmiş durumda” diyen Koca, konuşmasının devamında “Konya biraz duruldu fakat Kayseri ve Ankara’da artış var. Ankara, İstanbul’dan da öne çıkıyor” diye durumu yineledi. 7 Eylül’de Twitter hesabında bu defa yeniden günlük en çok hasta görülen vilayetimizin Ankara olduğunu yazdı.

15 Eylül’deki paylaşımındaysa Ankara, İzmir, Kayseri, Çankırı ve Adıyaman’ın sıhhat müdürleriyle başka farklı görüntü konferansta bir ortaya geldiklerini, hadise artışlarının sebeplerini, ağır bakım kapasiteleri ve filyasyon oranlarını ele aldıklarını duyurdu.

Pekala, lakin Ankara’yı başka kentlerden ayıran ne? Salgın neden bu kadar arttı? Hangi önlemler alınmalı? İstanbul ve başka büyük kentlerin bu artışı yaşamaması için neler yapılmalı? Hürriyet gazetesinden İpek İzci, bu soruları uzmanlara sordu. İşte cevaplar…

Dr. Ali Karakoç, Ankara Tabip Odası Lideri: Ankara Tabip Odası tarafından 16 Eylül itibariyle ulaşılan ve teyit edilen COVID-19 tanısı almış sıhhat çalışanlarının sayısı 882’ye yükseldi. Pandemi servisinde nöbetçi tabiplerden biriyim. Yaptığımız açıklamaları, panik havası yaratmak için yapmıyoruz. Ankara’da salgın denetimden çıktı.

Poliklinikler ve filyasyon gruplarından aldığımız bilgilere nazaran, korona müspet tanısı konmuş hastalarımızın yüzde 60-70’i fabrika ve işyerlerinde çalışanlar ve kamu çalışanı. Bu nedenle mecburî olmayan mal ve hizmetlerin üretimi de bir an evvel durdurulmalı.

Kamu kuruluşlarının 1 Haziran itibariyle süratli bir halde açılmasından sonra, o dar ortamlarda hastalık yayıldı. Bir başka değerli etken de şu: Ankara, Anadolu’da bir sıhhat üssü. İki aydır, Türkiye’nin dört bir yanından genç öğrenciler Ulusal Savunma Üniversitesi’ne başvurmak üzere geliyor. Bu çocukların heyet muayenesi yalnızca Ankara’da yapılıyor. Etraf vilayetlerden gelen hastalar da var.

Filyasyon takımları tükenmiş durumda. Bu takımların içinde en çok diş tabipleri var ancak şu anda Vilayet Sıhhat Müdürlüğü ya da Sıhhat Bakanlığı’ndaki, kaportacı dahil, bütün çalışanlar da filyasyon gruplarına dağıtıldı. İstanbul’un bu duruma gelmemesi için filyasyon takımları yenilenmeli; bu işin eğitimini almış tabipler, hemşireler, sıhhat memurları takımlara dahil edilmeli.

Ankara’da şu an hastalarımızın değerli bir kısmını ilaç verip konutta tedavi ediyoruz ve bu durum, temas sayısını arttırıyor. Yaşlı adam konutta lakin çocuğu işe gidip gelince bunun bir manası kalmıyor. Ekim ve kasım aylarında mevsimsel grip salgını olacak, yurttaşlar hastanelere daha süratli koşacak. Önemli bir tasa içindeyim.

Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, Sıhhat Bakanlığı Bilim Şurası Üyesi: Ankara’da geçen haftalardaki yükseliş durdu, salgının seyri yatay bir çizgide devam ediyor. Filyasyon takımlarımız salgının kaynağına inerek, erken tedavi ve izolasyonla salgının denetimine çok büyük katkı sağladı. Ankara Kent Hastanesi sıhhat çalışanlarımız Ankara’da COVID-19 hastalarının yaklaşık yüzde 60’ını teşhis ve tedavi etme gayretini gösteriyor.

Hiçbir insanımız hastane kapılarından geri çevrilmiyor, ilaçlar hastalarımıza ya hastanede veriliyor ya da konutuna götürülerek erken tedavi olmaları sağlanıyor. Ortada 1 milyon 100 bin kişilik sıhhat ordumuzun büyük emeği kelam konusu. Mesai ve toplu taşıma kuralları, HES kodu kullanımı, maske mecburiliği üzere idari önlemler alınıyor. Burada insanlarımızın da yapması gereken büyük bir ödev var.

Uzun periyotta, maske kullanımı, el hijyeni, uzaklık kuralına uyulması ve toplumsal ortamlarda üç şahıstan fazla bir ortaya gelmemek, muhakkak bir müddet için alınacak karantina kararından çok daha kıymetli. Okullarımızın yarın açılması planlandı. Bunun da bir riski olmakla birlikte bu risk bahçede, sokakta arkadaşlarıyla oynayan çocuklarımız için de var. Tüm tedbirlere karşın olay sayılarında okul kaynaklı bir artış olup olmayacağı da yakından izlenecektir. Duruma nazaran ek önlemler de alınabilir.

Prof. Dr. Sinan Adıyaman, Türk Tabipleri Birliği Merkez Kurulu Lideri: Ankara, Türkiye’nin yeni Vuhan’ı. Kentte salgın çok süratli bir halde ilerledi. Bunun en değerli nedeni, buranın bir bürokrasi kenti olması. Kamu çalışanlarının birden fazla, gökdelen üzere yüksek binalarda taban tabana çalışıyor. İşyerlerine toplu taşımayla gidiyorlar. Şu anda PCR testi müspet olan ve yatmak zorunda olan hastalarımızın bir kısmı koridorlarda bekliyor.

Orta ve hafif zatürreli hastalar meskenlerinde tedavi ediliyor ancak bazen ilaca ulaşmalarında dert oluyor. Hastaneye gelip ‘Bize ilaç gelmedi’ deyince de hastalık yayılmaya devam ediyor. Meskenlerdeki şartları denetlemek mümkün değil. Bunun için mahallî idarelerden faydalanıp izolasyon merkezleri kurulmalı. Filyasyon gruplarının sayısı arttırılmalı. Lakin bu, meskende ziyaret ya da ilaç götürmek demek değil; bu şahısların temaslarının tespit edilmesi çok değerli.

Türkiye’de 39’u doktor, 93 sıhhat çalışanı hayatını kaybetti. Bu sayı süratle artıyor. Şiddete maruz kalan arkadaşlarımızın sayısı da çok… Arkadaşlarımızın bir kısmı depresyonda ve kendilerini bedelsiz hissediyorlar.

Dr. İbrahim Akkurt Göğüs hastalıkları uzmanı: İlk kere 20 Mart’ta bir hastaya korona müspet tanısı koydum. Sonrasında sabahlara kadar tüm gücümle çalıştım. Mayıs ayında KOAH hastası bir karı-kocayı muayene ettim.

Bende maske vardı lakin onlar düzgün takmıyordu. Bu muayene sırasında enfekte oldum. Benden sonra eşim ve kızım da hastalandı. Salgının başlangıcında, tedbirlere uyulduğu için durumu oldukça sınırlamıştık. Ancak haziranda AVM ve işyerlerinin, restoran ve kafelerin açılmasının yanı sıra gençlerin taşıyıcı ve bulaştırıcı olması bilançoyu arttırdı.

Ankara’da salgını arttıran en değerli neden, buranın bir memur kenti olması. Pek çok çalışan, tatilden döndü. Ankara etrafında yaşayan bireylerin katıldığı düğünler de bir başka etken. Ayrıyeten kentteki turizmi etkin tutmak için Antalya’daki hadiseler, Ankara ve Konya’ya nakledilmişti ve bu da virüsü öbür alanlara taşıdı.

Ankara’da salgının artmış olması, Türkiye’nin her tarafında aynısının kısa müddette olacağının göstergesi. Gerçekten Malatya, Kayseri, Van, Diyarbakır tıpkı durumda. İstanbul’da da birkaç gün evvel çok önemli bir kıpırdanma başladı.

Türkiye’nin her tarafı şu an birinci günlere geri döndü. Önümüz sonbahar. Salgının birinci halinin 5-10 mislini yaşayacağımızı iddia ediyorum. Kamusal tedbirler ve toplumsal izolasyonu sağlayacak adımları bir an evvel atmak zorundayız.