Hürriyet’in haberine nazaran, Avcı tabirinde Pınar Gültekin’in kendisine bildiri göndererek tehdit ettiğini ve şantaj yaptığını tez etti. Bunun üzerine savcı kendisine ‘Bu iletiler nerede?’ diye sordu. Bildirileri gösteremeyen Avcı, ‘Mesajları siliyordum. Hiçbirini saklamadım. Evli olduğum için kaydetmedim’ dedi.

Avcı, tehdit ve şantaj tezine dair rastgele bir somut kanıt gösteremedi.

Soruşturma devam ediyor.

VAHŞETİ TABIRINDE ANLATMIŞTI

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Kısmı öğrencisi Pınar Gültekin’i kıskançlık nedeniyle çıkan arbedede boğazını sıkarak öldüren ve cesedini ormanlık alana götürüp, çöp varilinde yakarak üzerine beton döken Cemal Metin Avcı’nın jandarmada ve savcılıkta verdiği tabiri daha evvel ortaya çıkmıştı.

Avcı tabirinde hadisesi şöyle anlatmıştı:

“Pınar ile iş yerim olan barda tanıştık. Sonrasında da bazen tek bazen de arkadaşlarıyla geliyordu. O günlerde bana Instagram’dan teşekkür bildirisi attı. Sonrasında da telefon numaralarımızı verdik birbirimize WhatsApp üzerinden konuşmaya başladık. Bana, buluşmak istediğini söyledi. Ben de sonraki gün buluşmayı kabul ettim. Gayem büsbütün bağlantımı bitirmekti. Saat 15.00 sıralarında kendisini aldım. Birlikte konuta gittik. Kendisinden konuşmasını istedim. Benden ne istediğini sordum. Kendisine artık bu işin bitmesi gerektiğini söyledim. Bağırmaya başladı ve ‘karına söylerim’ formunda kelamlar söyledi bana. Bu sırada sağ kolum dirsekten çizildi.”

Pınar Gültekin’in boğazına yanlışsız yaklaştığını argüman ederek, bunun üzerine kendisine yumruk attığını söyleyen Avcı, sözünü şöyle sürdürmüştü:

“Sonrasında boğazıma gerçek yaklaşınca ben de kendisine yumruk attım. Yere düştü ve başını yere çarptı, sanırım başının art kısmını çarptı. Biraz kan aktı. Sonrasında yerdeyken yüzüne bir yumruk daha vurdum. Hatırladığım kadarıyla yere düştükten sonra bir defa vurdum. Sonrasında hareket etmediğini fark ettim ve boğazını 15-20 saniye kadar sıktım nefes alıp almadığını, reaksiyon verip vermediğini denetim ettim. Lakin nefes almıyordu. Sonrasında ne yapacağımı bilemedim. Yerde yatar vaziyette duruyordu. 5-10 dakika bir şey yapmadan bekledim. Herkesin öğrenmesinden çok korktum. Ne yapacağımı bilemedim. Aklıma ailem geldi. Ne yapacağımı düşünmeye başladım. Aklıma bahçedeki varil geldi. Bu varil bahçedeki çöpleri ve gibisi şeyleri yakmak için kullandığımız bir varildi. Varili konutun içine getirdim. Pınar’ı varilin içine koymak istedim lakin elimden kayıyordu. Sabit tutmak için orada bulunan iple boğazını sardım. Bir elimle ayaklarından, öbür elimle de boğazına sardığım ipten tutarak varilin içine koydum. Bu sırada Pınar’dan rastgele bir emare yoktu. Bu hadiseler oluncaya kadar varsayımı 15 dakika geçmiştir. Pınar’ı varile koyarken başındaki kanlardan ötürü elbisemin göğüs kısmıma kan bulaştı. Daha sonra varili meskenin içinde üzerine odun atmak suretiyle yakmaya çalıştım. Meskenin içi duman doldu, varili tuvalet tarafına götürdüm. Varil meskenin içinde yanmayınca ve konutu duman kaplayınca kaygıyla varilin meskende yanmayacağını anladım.

Sonra Pınar’ın da telefonu ile akaryakıt almak için aracıma bindim. Birinci evvel yayla tarafına Keyif Oturağı civarına gittim, oradan geri döndüm. Pınar, Akyaka’da kaldığı için telefonu Akyaka´da sinyal versin diye oraya yanlışsız yola çıktım. Akyaka kavşağına vardığımda geçitten yeni yapılan yerden geri döndüm. Akyaka kavşağına 1-2 kilometre kala sim kartı telefondan çıkardım dişimle ısırarak kırdım ve kesim parça camdan attım. Daha sonra Muğla’ya geri döndüm. Akabinde petrolden iki 1.5 litrelik şişelerde akaryakıt aldım ve aracıma da mazot aldım. Sonrasında tekrar yaylada bulunan meskene geri döndüm. Döndükten sonra varili bahçeye çıkardım. Orada varilin içine biraz tahta modülü attım ve üzerine akaryakıt döküp yaktım. Akaryakıtı bir anda dökmemle alev yükseldi. Bahçede bulunan asma çardağın bir kısmı ve ağaç yaprakları bu alevin tesiri ile yandı. Yan komşu Melek teyze gördü ve bana ‘ne yaptın yangın çıkacak’ dedi. Ben de ‘plastik kasalar var onları yaktım’ deyince, ‘bu havada yangın çıkar yakma’ dedi ve gitti.”

Varili ateşe verdikten sonra iş yerine çalışmaya gittiğini anlatan Avcı, varilin içinde Pınar’ın cansız vücudunun üzerine duvar sıvısını nasıl boşalttığını ve genç kızın cansız vücudunu nasıl taşıdığını şöyle itiraf etmişti:

”Ben de daha sonra iş yerime geldim çalıştım. Orta ara giderek yanıp yanmadığını denetim ettim. Gece saat 23.00 üzere gittiğimde varilin içine su dökerek söndürdüm. Palet yardımı ile üç basamak aşağıda olan depo üzere olan bir yere koydum. Sonrasında iş yerime döndüm. 15.00-16.00 üzere dükkandan yemek yemek için çıktım. O esnada yaylaya gittim. İş yerinin fayanslarını değişmiştim. Artan gereçler yayladaki meskenin deposunda duruyordu. Burada artan materyallerden duvar sıvasını varilin içine boşalttım. Ağırlaşacağı aklıma geldi. Aracı yanaştırmıştım. Kapılarını da kimse görmemesi için açmıştım. Balyozla varilin ağzını küçültmek için yamulttum. Varili paletin üzerine yerleştirdim. Paleti kaldırarak aracın içine paletle ittirdim. İttirirken de de bacaklarımda yaralanmalar oldu. Hatta varili birinci paletin üzerine koyarken sağ ayağım altında kaldı. Varili aracın art kısmına yerleştirdim. İçine evvel boşalttığım torbanın geri kalanını ve bir torba daha duvar sıvası koydum ve üzerine su ekledim, sulandırdım. Sonra varilin ağzını küçültmüştüm, biraz daha balyozla vurarak kapattım. Yani ağzını yummuştum. Sonrasında otomobile binip, yayladan Sanayi Kavşağı’ndan karşıya devam ettim. Gülağzı tarafına ayrılan yola döndüm. 1-1.5 kilometre sonra yolun sağ tarafına gerçek yanaştım. Aracı geri geri yanaştırdım. Gerisini dereye yanlışsız verdim. Art kapakları açtım ve tekrar palet yardımı ile aşağıya indirdim. Bu sırada varil yuvarlandı, palet de aşağı düşüyordu fakat paleti tutarak aracımın içerisine koydum ve aracımla Gülağzı’ndan inerek Gülağzı kavşağından Muğla istikametine hakikat devam ettim.”

Katil Cemal Metin Avcı, Pınar’ın arkadaşlarından Ceren’in kendisini aradığını da tabirinde belirterek şunları söylemişti:

“Sanayiye iş yerine gittim, üzerimi değiştirip iş yerim olan Cüce isimli yere gittim. 18 Temmuz’da Pınar’ın arkadaşı olan Ceren isimli şahıs aradı ve bana ‘Cemal nasılsın, ben Pınar’ın arkadaşıyım biz Pınar’a ulaşamıyoruz. Senin haberin var mı?’ diye sordu. Ben de ‘Haberim yok, nereden haberim olsun’ dedim. O da ‘Tamam biz jandarmaya haber verdik’ diyerek kapattı. Daha sonra konutta de paklık yaptım.”