Erwin Vervecken, UCI (Dünya Bisiklet Birliği) tertip sorumlusu… ‘Kros bisiklet’ kategorisinde 2001, 2006 ve 2007’de Dünya Şampiyonu olarak mesleğinin tepesine çıkan 49 yaşındaki spor adamı, Antalya’da düzenlenen UCI Gran Fondo Bisiklet Yarışı’nı Skorer’e kıymetlendirdi.

Tertipten övgüyle bahseden Vervecken’in sorularımıza verdiği karşılıklar şöyle:

– Tertibi nasıl buldunuz? Beklentilerinizi tam manasıyla karşıladı mı?

– Çok iyi bir yer seçmişsiniz. Bilhassa birçok ülkeden Charter uçaklar buraya geliyor. Tertipten çok mutluyum. En hoş avantajı, hem tatil hem bisiklet yarışının birlikte kombine edebilmesi. Kampa Turizm olarak UCI Gran Fondo Antalya Bisiklet Yarışı’na 600 bisikletçi ile başladınız. Bu birinci sene için hoş bir sayı. Her sene bu sayı daha da artacaktır. Gran Fondo tertibi oturmuş bir ülkenin 3 bin 200 bisiklet yarışçısı olur.

– Avrupa’ya kıyasla Türkiye’deki bisiklet kültürünü nasıl buluyorsunuz?

– Bisiklet; Belçika, Hollanda ve Fransa üzere ülkelerde futboldan sonra gelen spor kısmı. Türkiye’de de çok üst taşınabilecek bir potansiyel ve altyapı var. Yürüyüş, fitness, koşu yaparsanız çok rahat biçimde arkadaşınızla konuşamazsınız. Bisiklet toplumsal bir spor. Bisiklete bindiğinizde küme halinde çok rahat formda sohbet edebilirsiniz. Bilhassa 40 ve 50 yaşından sonra çok sağlıklı bir spor. UCI Gran Fondo’da ilerleyen yaşlarda da bu sporu yapabilme imkanınız var. UCI Gran Fondo’da 81 yaşında uğraş eden bisikletçilerimiz de var.

– Fransa Bisiklet Tipi’ne kıyasla UCI Gran Fondo nasıl bir pozisyonda?

– Maratonu ele alalım, kimisi birinci olmak, kimisi katılmak ve bitirmek için koşuyor. Birebirini Gran Fondo’da yaşayabiliyorsunuz. Bizim tertip, Fransa Bisiklet Tipi’ne katılmak için atacağınız birinci adım. Burada yarışıp Fransa Bisiklet Tipi’ne katılmaya hak kazanabiliyorsunuz. Siz mesela Fransa Bisiklet Tipi’ni izlemeyi çok seviyorsunuz. Orada o atletin psikolojisini yaşamak istiyorsunuz. Tıpkı olayı Gran Fondo’da deneyimleyebiliyorsunuz. Size güya Fransa Bisiklet Tipi’nde müsabaka hissini veriyor.

– Antalya’daki parkuru nasıl buldunuz?

– Parkurun en hoş tarafı deniz kenarında yarışa başlıyorsunuz. Ondan sonra içeriye giriyoruz. Yeniden en hoş yerde yarışı bitirebiliyorsunuz.

(Erwin Vervecken, tertibin paydaşları Batuhan Kızılöz (solda) ve Necdet Alkandemir’e teşekkür etti.)