İstanbul’da bir otelde gerçekleştirilen konferansta konuşan Kasapoğlu, “Kudüs hepimizin büyük ve kanayan bir yarası. İsrail’in hak ve hukuk tanımaz işgali sona erinceye kadar da bu yara daima açık kalacak, sızısı devam edecek.” dedi.

“Kudüslü kardeşlerimizin hissiyatını gönüllerimizde hissedeceğiz ve bu şuurla Kudüs davasını daima yaşatacağız.” sözlerini kullanan Kasapoğlu, “Kudüs’te İslam sancağını dalgalandıran, o mübarek topraklara canları kıymetine sahip çıkan kardeşlerimiz de bu kutsal davanın birer neferi. Onların kaygısı bizim kederimiz, onların davası bizim davamız, onların umutları bizim umutlarımız. Kudüs’te çok uzun yıllardır Müslümanlara yönelik ağır baskılar, zulümler gerçekleşiyor. Meskenler yıkılıyor, ocaklar söndürülüyor. Haksız uygulamalar, hukuksuz yargılamalar, tutuklamalar yaşanıyor.” diye konuştu.

“BU KUTLU GAYRETİN BİR KESİMİ OLMAK DURUMUNDAYIZ”

İsrail’in Kudüs’e karşı yıldırma siyasetlerinin devam ettiğini kaydeden Kasapoğlu, şunları aktardı:

“Aziz Filistin toprağı talan ediliyor. Yıldırma siyasetlerinin sonu gelmiyor. Bu zorluklara karşı gayretin en önünde, yiğit, mert, cefakar, vefakar Kudüslü bayanlar var. O bayanların yetiştirdiği, Kudüs aşkıyla yoğurduğu gençler var. Kudüs’ü ayakta tutan şuur bu şuurdur. Kudüs yalnızca Kudüs’te yaşayanların değil hepimizin kenti, hepimizin beldesi, hepimizin davası. Kudüs hepimize aziz bir emanet. Kudüs’ü muhafaza, Kudüs’ü savunma hepimizin boynunun borcu. Kudüslü kardeşlerimiz her gün haksızlıkla dolu pek çok muameleyle karşı karşıya kalıyor. Bu zorluklara canları kıymetine göğüs gererek bu beldeyi savunuyorlar. Onlarla orada şahsen olamasak da tüm imkanlarımızı seferber ederek bu kutlu gayretin bir kesimi olmak durumundayız. Bizim inancımız bunu gerektirir. Hepimiz Meryemiz Platformu ve Nisaülaksa Derneği bu yolda halisane uğraş gösteren, Kudüs’ü bir dava olarak gören kıymetli teşekküller. Hepimiz ismine bu kutsal vazifesi yerine getirmek için değerli çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Bugün bizi bir ortaya getiren konferans da bu çalışmaların bir kesimi. İnanıyorum ki bu ortak şuur bereketli sonuçları getirecek ve Kudüs-ü Şerif’in İsrail işgalinden kurtulması için verilen manalı gayrete güç kazandıracak.”

İsrail işgalinin bir gün sona ereceğine inandığını kaydeden Bakan Kasapoğlu, “Bizler çocuklarımızı, gençlerimizi bu ruhla yetiştirmeli ve bu ruhla donatmalıyız. Hepimize değerli vazifeler düşüyor. ‘Hepimiz Meryem’iz” tabiri tüm kuşatıcılığıyla bu sorumluluğumuzu hatırlatıyor. Hiçbir zulüm ebediyen hükümran olmaz. İnanıyor ve biliyoruz ki bu işgal bir gün son bulacak, Kudüs kurtulacak, Filistin kurtulacak. Hepsi birer Meryem olan Kudüslü bayanların cefası bir gün bitecek ve Kudüslü bayanların, gençlerin yüzleri zaferle aydınlanacak. Bize düşen, bu heyecan ve uğraşla Kudüslü kardeşlerimizin yanında olmak, her gereksinimlerine koşmak, gerektiğinde yaralarına deva, sofralarına aş olmak, Kudüs’ü işgal edenlerin zulmünü unutmamak ve unutturmamak, tüm insanlığı bu manada bilinçlendirmek.” formunda konuştu.

“KUDÜSLÜ BAYANLARDAN ÖĞRENECEĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR”

İslam dünyasının, Kudüs’te yaşanan işgali sona erdirecek güce ulaşacağını lisana getiren Kasapoğlu şunları kaydetti:

“Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Davos’ta onların yüzüne haykırdığı, ‘Onlar öldürmeyi çok iyi bilir.’ tabiri var. Onlara inat bizim de yaşatmayı iyi bilmemiz gerekiyor. Kudüs’ü, Filistin’i, Mescid-i Aksa’yı çok iyi bilmemiz ve gönüllerimizde dipdiri tutmamız gerekiyor. Düzgünlüğü, hoşluğu, merhameti, adaleti, hakkaniyeti çok iyi bilmemiz ve yaşatmamız gerekiyor. Bu bizlerin Kudüs’e, Filistin’e, Mescid-i Aksa’ya borcudur. İnanıyorum ki İslam ümmeti er ya da geç bu işgali sona erdirecek şuura, güce ve kararlılığa erişecektir. Bizler bu yolda bize düşeni yapma noktasında son derece kararlıyız. Gençlerimizin Kudüs’ün kutsiyetine vakıf bir halde yetişmeleri için Türkiye Cumhuriyetinin tüm kurumları olarak Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde pek çok çalışmayı gerçekleştiriyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak da 2018 yılında Kudüs’ü İslam Dünyası Gençlik Başşehri olarak ilan ettik ve bu süreçte pek çok aktiflik gerçekleştirdik. Kudüs’ün kurtuluşuna giden yol, İslam kardeşliğinin en güçlü biçimde var olmasından geçiyor. Her Müslümanın misyonu kendi sorumluluğu içinde bu şanlı maksat için uğraş göstermektir. Müslüman umutsuz olamaz. Nasıl Kudüslü bayanlar yaşadıkları onca zulme, baskıya karşın Kudüs’e olan inançlarını, sadakatlerini yitirmiyorsa, biz de hiçbir vakit umudumuzu ve kararlılığımızı yitirmeyeceğiz. Kudüslü bayanlardan öğreneceğimiz çok şey var. Onların Kudüs’e olan sadakati bizim için kıymetli bir kılavuz, değerli bir ilham kaynağı. Filistin’in özgürlüğü yolunda canını feda eden tüm şehitleri rahmet ve minnetle yad ediyorum. Rabbim bu şuuru bu ümmetin çocuklarından eksik etmesin.”